Takvim yürüyor. <br /> <br /> Bir taraftan da hükümet kuruluyor.<br /> <br /> <br /> Peki, yeni Bakanlar Kurulu listesini götürüp Ahmet Necdet Sezer’e mi sunmak lazım yoksa Abdullah Gül’ü mü beklemek lazım?<br /> <br /> Başbakan nasıl isterse öyle yapar ama şık olanı, yarın hemen götürüp yeni kabineyi sayın Sezer’e sunmaktır.<br /> <br /> .........<br /> <br /> Bir şıklık daha bekliyoruz.<br /> <br /> O da Sayın Sezer’in kabineyi hemen onaylamasıdır.<br /> <br /> Çünkü... Bazı Bakanlara şerh koymak, eğer hassasiyeti de aşan bir inat vetosu’na dönüşürse hiç yakışık almaz.<br /> <br /> ***<br /> <br /> Bitmedi.<br /> <br /> Bir şıklık daha bekliyoruz.<br /> <br /> Sayın Sezer’in gönül rahatlığıyla onaylayacağı bir kabine sunmalı Başbakan.<br /> <br /> Öyle ya... Giderayak Sezer’i<br /> <br /> ille de vetocu, saplantılı, önyargılı<br /> <br /> ve de taraflı bir insan durumuna düşürüp teşhir etmek kolaydır.<br /> <br /> Hatta, çileden çıkartmak için o’na çok ters bir kadro sunmak da mümkündür. Şaka gibi.<br /> <br /> Ama yakışık almaz.<br /> <br /> Sezer’in son imzası, milli irade’yle bütünleşmeli ve Çankaya’da hoş<br /> <br /> bir sada olarak kalmalıdır.<br /> <br /> ***<br /> <br /> Özlem duyduğumuz bir uyum bekliyoruz.<br /> <br /> Kaldı ki, iktidar kanatının yeni kadrosunda, en az 2 kabine çıkartacak bir kalite var.<br /> <br /> Yarın Başbakan, cebindeki listeyi sayın Sezer’e beş dakikada ve memnuniyetle onaylatmalı, sonra da vedalaşıp köşkten ayrılmalıdır.<br /> <br /> <B>RAUF TAMER </B><br /> POSTA <br /> <br /> <br /> <br />