Başlığımdan dolayı kimse bana kızmasın, darılmasın. Kızılacak olanlar, başkaları..

Bu ülkede Cumhurbaşkanlığı makamında oturan insana, hâlâ yıllar öncesinin şabloncu uygulaması ile “eşsiz davetiye” gönderilip, 30 Ağustos kutlaması yapılıyor!..

Sanki eşsiz davetiye gönderilince, bu ülkenin huzuru artıyor, ekonomisi güçleniyor, dışarıya karşı itibarı yükseliyor!

Hayır, ülkede huzur da artmıyor, ekonomi de güçlenmiyor, dışarıya karşı itibarımız da yükselmiyor..

Tam aksine, huzursuzluk çıkıyor. İşadamlarında güvensizlik oluştuğu için ekonomi de zayıflıyor.. Kendi içinde Cumhurbaşkanı ile tartışmalı bir ordu havası verildiği için, dışarıya karşı itibarımız da azalıyor.

Ama bu yanlışta, yine de ısrar ediliyor!
Sanki eşsiz davetiye gönderilince, büyük bir savaş zaferle sonuçlandırılıyormuş gibi, bu yanlışta ısrara devam ediliyor..

Eşsiz davetiyenin sebebini, tahmin ediyorsunuz tabiî ki!
Cumhurbaşkanı’nın eşinin başındaki örtü!

Askerin işine bakın.

Güvenlik konusundaki asli vazifesini yaparken, her gün bir başka ihmal ve her gün bir başka hata ile insanlarımızı kaybediyoruz.

Ama askerin teferruat kabilinden işi olan davetiye hazırlamaya sıra gelince, hiç hata yapmıyorlar.

Hataen de olsa, “Dalgınlığımıza gelmiş, Cumhurbaşkanımıza da eşli davetiye göndermişiz” demeyi bile göze almıyorlar.

Yemiyorlar, içmiyorlar, hiç unutmadan, Cumhurbaşkanı’nın davetiyesini, herkesin davetiyesi gibi eşli değil, eşsiz düzenliyorlar!

Tam o davetin verilmesinden birkaç saat önce ise, Hakkari’de 4 şehid haberi daha geliyor!

Bir yandan 28 Şubat Paşalarının, “Artık birinci tehlike terör değil, irtica” konsepti sürdürülmek isteniyor. Bir yandan ise bu ülkenin çocuklarını toprağa vermeye devam ediyoruz.

Bu kadar büyük bir hata olabilir mi?
Bu denli büyük bir yanlışta, böylesine ısrar olabilir mi?
Oluyor işte..

Ve bu vahim tabloda, Genelkurmay 4 tane soldan çarklı internet sitesinin yöneticisine davetiye gönderdi diye, kamuoyunu sevince boğuyorlar!
Heyy beyler.. Size gönderilen o davetiyeler, Cumhurbaşkanı’na gönderilmedi!
“Cumhurbaşkanı’na gönderilmeyen bir davetiye, bize gönderildi diye sevinemeyiz” diyeceğinize, nedir o yağcılıklar?

İçi boş övgüler, içi boş şatafatlı sözler..
4 şehidin verildiği günde, “Acaba askerî hizmette nerede yanlış yapıyoruz? Nerede hata ediyoruz” sorgulaması yapılacağına, “Aslan komutan. Beni davet ettin.Senden büyük yok” propagandası estiriliyor!

Dönüyoruz, 4 şehid haberine bakıyoruz.. Ayrıntıda hiçbir şey yok.
3 uzman çavuş ve bir astsubay can veriyor. Bir uzman çavuş daha yaralı. Ama olay nasıl cereyan etmiş, askerlerimiz nasıl şehid olmuş, hiçbir bilgi yok..
Şablon bir açıklama, hepsi o kadar..
Son olayda şehid ve yaralılar arasında er yok.

İlker Başbuğ’un, iki sene önce vaad ettiği, “2009 başından itibaren Güneydoğu’daki operasyonlarda er kullanılmayacak” sözü gereği mi operasyonda er yoktu, yoksa olayın başka bir bilinmeyen cephesi mi var, kestiremiyoruz!..
Ve “eğitimli 4 asker”imizin birden şehid olması olayını da anlayamıyoruz.
Tüm bu olaylar yaşanırken, mütedeyyin Kürt halkının temsilcisi olma iddiasındaki ateist DTPise kendi havasında.. Yok “açılımın işi boşmuş” da.. “Dağ fare doğurmuş” da.. “Bu açılımın sözü bile yeter. ‘Açılım yapacağız’ demeniz bile yeter. İyi niyetli olunduktan sonra, gerisi gelir” diyeceklerine, terörist başına bir iyilik bekliyor olmalılar ki, açılımın geldiği süreci beğenmiyorlar!

Güneydoğu’da güvenlik yokken, bunun sebebinin PKK’lı teröristler olduğunu görmezlikten gelip, hükümetin tüm şahinlere rağmen büyük bir cesaretle attığı adımı yetersiz görüyorlar!
Davetiye skandalı ile.. İnternet basının bir davetiye alınca çocuklar gibi sevindirik olması ile.. 4 eğitimli askerin şehid haberinin, üç satır açıklama ile geçiştirilmesi ile... DTP’nin açıklamaları ile..

Tüm bu olaylar, bir tiyatro olmalı.. Başka türlü izahı mümkün değil çünkü..

Ali İhsan Karahasanoğlu
Vakit