Kahramanmaraş’ta beş ay önce lise öğretmeni Mehmet Savaş Kalaycı’yı (33) pazaryerinde vurduktan sonra firar eden ve 2 Kasım’da ise yeniden ortaya çıkıp bu kez yerel radyo sahibi Haktan Kaya’yı (38) tabanca ile vurarak öldüren ve ‘aşırı şüphecilik’ olarak tanımlanan paranoyak bir kişiliğe sahip olduğu öne sürülen katil zanlısı 49 yaşındaki Cüma Avcı, emniyetten sonra çıkarıldığı adliyede; “İki ayrı kişiyi öldürmek” suçundan tutuklandı.

Sorgusunda suçlamaları kabul eden zanlı emniyetteki ifadesinin ardından 3 Kasım’da adliyeye çıkartılırken, cinayetin farklı nedenlerle işlenmiş olabileceği üzerinde duruluyor.

Katil zanlısının, genç bir kıza âşık olduğu ve cinayetleri kıskançlık nedeniyle işlemiş olabileceği öne sürülürken, âşık olduğu kızın da kendisi için radyoda istek parçalarda bulunduğu öne sürüldü.

Avcı’nın önce emniyet daha sonra da savcılık ve mahkemede çelişkili ifadeler vermesi ise dikkat çekti.

İkinci cinayeti gerçekleştirdikten sonra yakalanarak getirildiği emniyette cinayetleri ‘namus’ gerekçesi ile işlediğini öne süren katil zanlısı adliyede ise bu kez kendisini şöyle savundu:

“Bahsettiğim adam öldürme ve yine yaralama olaylarını bu şekilde yayınları ve beni tahrik edici küfür ve tehditlerinden dolayı gerçekleştirdim. Benim ve aile bireylerimin telefon numaralarımı da belirttiğim gibi; Z.S. isimli komşumdan almış ve öğrenmiş olabilirler. Suçlamaları bu hali ile kabul ederim. Bu şahısların yapmış olduğu programlarda bana hakaret içeren ve tahrik edici o kadar yayın yapıldı ki; bunlar araştırıldığında benim bu eylemleri neden gerçekleştirdiğim ortaya çıkacaktır.”

ZANLI CÜMA AVCI SAVCILIKTA NELER ANLATTI?

2 ayrı cinayet olayının faili olarak emniyetteki ifadesinin ardından Kahramanmaraş Adliyesi’ne sevk edilen katil zanlısı Cüma Avcı, burada Cumhuriyet Savcısı Uğur Koç’a şunları anlattı:

“…….Radyo isimli radyoyu ben aile bireylerim ile birlikte dinlediğim esnada benim eşimin ve hatta çocuklarımın isimlerinin ‘Düşler Vadisi’ isimli yapmış oldukları programda istek yapan olarak belirtilmesi benim dikkatimi çekmişti, aile bireylerime sorduğumda kendilerinden hiçbirinin böylesi bir istekte bulunmadıklarını radyoyu aramadıklarını bana söylediler. Ben de kendi imkânlarım ile benim aile bireylerimin isimlerinin ve hatta bir keresinde evimin adresinin bu radyoya nasıl gittiğini araştırmaya başladım. Bu sırada A…. Tekstil’de benimle birlikte çalışan K. S. isimli bayanın benim aile bireylerimin isimlerini bu radyoya verebileceğini düşündüm. Bu şahıs benim ile birlikte A. Center’da çalışırken bana ilgi duyuyordu. Ben ise kendisinin bu ilgisine karşılık vermemiştim. Hatta bir defasında benim evime dahi gelmişti. Yine bir defasında da şahsın yakını, ben işyeri çıkışında bana saldırmıştı. Ancak ben o olay nedeni ile şikâyette bulunmadım. Daha sonra K.S.’nin samimi arkadaşı halen yurt dışında bulunan Z.S.’ın benim aile bireylerimin isimlerini bu radyoya vermiş olabileceğini değerlendirdim. Zaten Z.S. benim kapı komşumdur. Halen kendisi Almanya’dadır. Açık adresini bilmem. Bunun üzerine ben ….. Radyo’ya gittiğimde emniyette ayrıntılarını belirttiğim şekilde bu şahıslara yani maktül Haktan ve radyoya ismini ‘Tugay’ olarak tanıtan maktül Mehmet Savaş Kalaycı’ya ulaştığımda (benim eşimin, çoluğumun çocuğumun adını programda neden zikrediyorsunuz, bu isimleri size kim verdi?) dediğimde beni kovaladılar. Ayrıca Haktan bana (Ben Diyarbakırlıyım. Seni yok ederim) deyip küfürlü kelimeler ile beni radyodan kovaladı. Daha sonra ben evimde bulunan av tüfeğim ile gezerken Tugay ismi ile yayın yapan maktül Savaş Kalaycı ile karşılaştığımda kendisine niçin benim aile bireylerimin ismini zikrediyorsun deyip kendisi ile tartıştım. Daha sonra da yanımda bulunan tüfek ile korkutmak maksadı ile ateş ettim. Bu olay hatırladığım kadarı ile 03.03.2009 tarihinde meydana gelmişti. Bu olay nedeni ile adliyede soruşturma olduğunu öğrendim. Ancak sanıyorum maktül Savaş Kalaycı kendisini vuranın ben olduğumu söylememiş. Yani bu olay nedeni ile beni ne emniyetten ne de adliyeden çağıran olmadı. Ancak bu şahıs beni tanıyordu. Tanımasına rağmen beni isim olarak ne polise ne adliyeye söylemedi. Ayrıca radyo hep birlikte karar alarak radyoya zarar gelir diyerek sanırım benim adımı öyle söylemediler. Yoksa kendisi çok kabadayı birisi olduğundan değil. Ancak bu olaydan sonra ben Savaş Kalaycı’yı yaraladıktan sonra benimle ilgili yayın kesilmişti. Ayrıca bir süre şahıs hastanede yattığı için radyoda çalışamadı. Daha sonra radyoya gelince bana mesaj gönderdiğini tahmin ettiğim şifreli görüşmeler yapıyordu. Yani; (ben geldim 00’a kadar yayın yapıyorum) diye beni tahrik edici sözler söylüyordu.”

“SAVAŞ BANA KÜFÜR EDİNCE SİNİRLENDİM”

“Ben Maraş otu satıyorum. 20.04.2010 tarihinde yine Hoca Ahmet Lisesi’nin civarında Maraş otu satmak için gezerken tesadüfen maktül Savaş Kalaycı ile karşılaştım. Kendisine (Sen hâlâ Maraş’ı terk etmedin mi, buralarda mısın?) diye söyleyince şahıs emniyetteki ifademde de belirttiğim üzere küfür etti ve arkasını dönüp cadde üzerinde gitmeye yönelip sırtını bana doğru dönünce ben yanımda dayımdan kalma silahı çıkardım. Ve kendisine arka tarafından ateş etmeye başladım. Toplam şarjörde 9 tane mermi vardı. Kendisine kaç tane sıktığımı hatırlamıyorum. Ancak korkutmak için birkaç kez de havaya ateş ettim. Daha sonra vatandaşlar toplanınca da ayrıldım. Ve boşalan şarjörü yere attım. Daha sonrasında da oradan ayrılarak evime gittim. Aile bireylerime bu olaydan bahsetmedim.

Dün de (2 Kasım) yine tesadüfen maktül Haktan’ı gördüğümde kendisi benim oturduğum çay ocağına geldi. Benim yakınıma oturdu. Sonra benim orada olduğumu fark etti ve sırıtmaya başladı. Kendisi ile daha önceden tartışmıştık. Sırıtınca benim moralim bozuldu. Ondan sonrasında ne yaptığımı hatırlamıyorum. Söz konusu dayımdan kalma silah ile ateş ettim. Her iki olayda da aynı silah ile ateş ettim. Maktül Savaş Kalaycı’yı yaraladığımda ise av tüfeği ile ateş etmiştim. Olaylar meydana geldiğinde Kahramanmaraş ilinden dışarı ayrılmadım, burada idim. Ancak kimseye de bu şekilde bir olay gerçekleştirdiğimden bahsetmemiştim.

“TAHRİK EDİCİ KÜFÜR VE TEHDİTLERİNDEN DOLAYI GERÇEKLEŞTİRDİM”

“Ben maktül Savaş Kalaycı’yı yaralamadan önce 4 yıl kadar süre ile sürekli bahsettiğim benim ve aile bireylerimin isimlerini geçiren yayınları yapıyorlardı. Hatta ben kendisine defalarca (bu şekilde yayın yapmayın) diye radyoda mesaj çektim. Hatta ben K.S. ile de mahkemelik olmuştum. O telefon numaralarından birisi olabilir, (……….) bu numaralar olabilir. Ben şu anda bu numaraları kullanmıyorum. Olayın üzerinden oldukça uzun zaman geçti. Ancak radyonun kullandığı numaralar vardı. Radyo kendisi yayın yaparken sürekli bir numara veriyordu. Ben o numaralara mesaj atarak (benim ve ailemin isimlerini zikretmeyin) diyordum. Bu şekilde Tugay isimli maktül Mehmet Savaş Kalaycı ve Haktan’a defalarca bu yayınlardan vazgeçmeleri konularında ikazlarda bulundum.

Bahsettiğim adam öldürme ve yine yaralama olaylarını bu şekilde yayınları ve beni tahrik edici küfür ve tehditlerinden dolayı gerçekleştirdim. Benim ve aile bireylerimin telefon numaralarımı da belirttiğim gibi; Z.S. isimli komşumdan almış ve öğrenmiş olabilirler. Suçlamaları bu hali ile kabul ederim. Bu şahısların yapmış olduğu programlarda bana hakaret içeren ve tahrik edici o kadar yayın yapıldı ki; bunlar araştırıldığında benim bu eylemleri neden gerçekleştirdiğim ortaya çıkacaktır.”

2. SULH CEZA MAHKEMESİ’NDE TUTUKLANDI

Sanık avukatının savunmaya aynen katıldığını ve tahrik hükümlerinden yararlanmayı talep etmelerini söylemesinin ardından sanık Cüma Avcı, “Tasarlayarak iki ayrı kişiyi öldürme” suçundan tutuklanma istemi ile 2. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. Burada da hâkim Hacı Ali Alay’a ifade vererek emniyet ve savcılıktaki ifadelerini tekrarlayan Cüma Avcı aleyhine olan hususları kabul etmediğini belirtti.

Olayın ayrıntılarını Emniyet ve Savcılıkta anlattığını dile getiren şüpheli, bu ifadelerinin okunmasını talep ederek bunları tekrar etti. Burada da ifade veren Avcı, bu kez de şunları anlattı:

“Ben K.D. (S.) isimli bayan ile 1998 tarihinden itibaren 2002 yılına kadar A. Center isimli işyerinde çalıştık. Tahminen 7-8 yıl kadar çalıştık. Bu nedenle 2002 yılına kadar mı yoksa daha başka bir tarihe kadar mı onu tam olarak hatırlayamadım, benim bu bayanla herhangi bir gönül ilişkim yoktu. Ancak kendisini bana ilgi duyuyordu. Hatta bir keresinde evime gelmişti, bu tarihi tam olarak hatırlamıyorum ancak daha önce benim ile K. arasında Sulh Ceza Mahkemelerinde görülen iki tane davadan önceki bir tarihte gelmişti, bana ilgi duyduğunu söylemişti. Ben de (Kızım yaşındasın, böyle bir şey olamaz) dedim. Bunun üzerine K. isimli bayan bana kin beslemeye başladı. Hatta kendi ailesine benim onu rahatsız ettiğim şeklinde sözler söylemiş. Bundan dolayı da eniştesi iş yeri çıkışında beni dövmüş ve bir dişimi kırmıştı. Bu olayı resmi mercilere bildirmedim. Ancak K.’nin benimle birlikte aynı işyerinde çalışmasından önce Kahramanmaraş merkezde yayın yapan ve yerel radyolardan …..isimli radyoda çalışmış, bu nedenle maktüller Savaş Kalaycı ve Haktan Kaya’yı tanıyormuş, benim K.’yi red etmemden sonra bir gün tesadüfen …FM’de Tugay ismi ile program yapan Savaş Kalaycı’nın programında benim adıma eşimin, çocuklarımın adına şarkı armağan edildiğini öğrendim. Bu şekilde çok kez oldu, bu olayların ayrıntısını önceki ifadelerimde anlattım.”

Kahramanmaraş Barosu nöbetçi avukatlarından Özcan Kara’nın görev yaptığı sorguda; şüpheli Cüma Avcı’ya yüklenen “Tasarlayarak iki ayrı kişiyi öldürme” suçuna ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması, işin önemi, verilmesi beklenen ceza, şüpheliye yüklenen suçun CMK’nun 100/3 maddesinde sayılan suçlardan olması dikkate alınarak, şüphelinin 5271 sayılı CMK’nun 100 ve devamı maddeleri gereğince tutuklanmasına karar verildi. (www.kanal46.com)