Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, hem 'küresel likiditeden kaynak çekmekte zorlanma' hem de 'enflasyon baskısıyla' sıkı para politikaları uygulanmaya devam edilmesi zorunluluğu nedeniyle, yeni politika ve açılımlara ihtiyaç olduğunu bildirdi.

Hannover-Messe Bileşim Fuarcılık tarafından düzenlenen, imalat sanayisine yönelik World of Industry (WIN) Fuarlarının birinci fazının açılışında konuşan Yalçındağ, 2001 krizi sonrasında uygulanan ekonomik programın asıl amacının ekonomide istikrarı sağlamak olduğunu, geçen zaman içinde bu yönde pek çok gelişme kaydedildiğini ve yatırımların önünün açıldığını kaydetti.

Bu dönemde yüksek büyüme rakamları sağlandığına, özel sektör yatırımlarında ve sanayi üretiminde artış yaşandığına işaret eden Yalçındağ, ancak gelinen noktada tablonun o kadar da olumlu olmadığını, 2007 yılında enflasyon hedefinin ancak iki katının yakalanabildiğini, mali disiplinde bir bozulma yaşandığını, faizlerin yüksek olduğunu, işsizlikle mücadelede sorunlar yaşandığını aktardı.

Yalçındağ, “2008 yılına geldiğimizde, 2007'den aldığımız bu tablonun üzerine küresel ekonomideki belirsizlik ortamı eklendi” diyerek, Türkiye'de yurt içi tasarruf oranının yetersiz olması nedeniyle geçtiğimiz yıllardaki yüksek büyüme hızı ve düşük enflasyon hedeflerinin çoğunlukla yurt dışı yatırımlarla desteklendiğini ifade etti.

Global sermayenin Türkiye ekonomisi için büyük önem taşıdığına ve artık bütün ülkelerin global sermayeyi çekebilmek için ciddi rekabet içine girdiğine işaret eden Yalçındağ, bu nedenle Türkiye'deki para politikalarının nasıl uygulandığının büyük önem taşıyacağını, dünyadaki merkez bankalarının hepsinin hem enflasyonla mücadele etmek hem de daralan likiditeden daha çok finansal kaynak çekebilmek için bütün hünerlerini sergilemekte olduklarını aktardı.

TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, “Geldiğimiz noktada Türkiye'nin yeni politikalara ve yeni açılımlara ihtiyacı olduğu görüşündeyiz. Çünkü hem küresel likiditeden kaynak çekmekte zorlanacağız hem de enflasyon baskısıyla sıkı para politikaları uygulamaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Yine de karamsar bir tablo çizmek istemediğini söyleyen Yalçındağ, küresel şartlardaki değişikliklere ayak uydurmada en önemli dayanağın sanayinin rekabet gücü olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Sanayimizin rekabet gücüne inanıyor ve güveniyoruz. Ama yine de her türlü ekonomik aktivitenin arkasında makro ekonomik istikrar ve iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi yatıyor. Buradan hareketle yapısal reformların tamamlanması ve reform sürecinin mikro reformlarla desteklenerek geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Eğer bunları yaparsak 2008 gibi, dünyada büyümenin yüzde 4,9'dan 4,1'e ineceği bir dönemde bile, Türkiye bu dönemi hem en az hasarla hem de 2009'da yeniden büyümeye yönelik bir ivme kazanacak şekilde atlatabilir diye düşünüyorum.”