Yaşadıkları bununla da sınırlı kalmadı. Bir pazar gecesi saat 02.00'de yatak odasının kapısı aniden açıldı. Lauren kapı kolunun aşağı indiğini ve kapının açıldığını duydu. Işıklar açılıp kapanıyordu ve Lauren yatağın ucunda birinin durduğunu hissetti. Hatta o gün yaşadıkları olay için Lauren, "Geceleri kapılar çarpıyordu. Kocam inançsız biridir hayaletlere ve kötü ruhlara inanmaz ancak son yaşadıklarımız onu bile dehşete düşürdü" dedi.

Ailenin kırılma noktası, haziran ayının son hafta sonu, oğlu gecenin bir yarısı çığlık atarak uyandıktan sonra Middlesbrough mülkünden kaçmaları oldu. Lauren yaşananlar için, "Aralık ayının sonuna kadar her şey yolundaydı. Oğlumda uyurgezerlik başladı ve garip şeyler oluyordu. Zaten tüm manevi şeylere inanıyorum, bu yüzden bir şeylerin doğru olmadığını biliyordum" dedi.

EVDEKİ İŞARETLERİ FARK ETTİ

Yaşananlardan sonra aile, Luren'ın annesinin yanında kalmaya karar verdi. Çaresiz kalan aile, evin hayaletli olduğunu düşündüğü için yardım almak üzere paranormal araştırmacılar olan Linzi ve Lee Steer ile temase geçti. İkili evi incelemek için 1 Ağustos günü evi ziyaret etti. Hayalet avcıları, ortaya çıkan 'şeytani işaretler' sonrasında Lauren ve ailesini bu 'perili' evi terk etmeye çağırdı. 36 yaşındaki paranormal olay araştırmacısı, evden çıktığında onun da kolunda çizikler oluştuğunu iddia etti. Olayın ardından evin anahtarlarını emlakçıya teslim eden aile, şimdi yeni bir başlangıç ​​yapmayı umuyor.AKIL HASTANESİSİNİN HAYALETİ

Öte yandan İrlanda'da 20 yıldır terk edilmiş halde duran binaya giden doğaüstü olayları araştıran ekibin çektiği bir fotoğraf ise tüyleri diken diken edecek cinstendi. Bu hastane 1868 ile 2002 yılları arasında binlerce hastayı barındırmıştı. Ancak son 20 yıldır kapalı olan hastanede oldukça ilginç olaylar dönüyor gibiydi. Terk edilmiş hastaneyi, İrlanda Paranormal Olaylar Soruşturma ekibi de ziyaret etti ve 'cehennem görüntüsü' adını verdikleri bir görüntü yakaladıklarını iddia ettiler.

‘CEHENNEMİN FARKLI BİR VERSİYONU’

Gördüklerinden ürken grup sosyal medya hesaplarında, "Çektiğimiz çok ilginç bir fotoğraf. Hastaneyi bilen çoğu insan aynı şeyi söyleyecektir. İnsana kendini rahatsız hissettiren çok karanlık ve ürkütücü bir bina. Dürüst olmak gerekirse burada kalan insanlar da bu kasvetli binaya sırf ailelerinin akıllarından ve gözlerinden uzak olsunlar diye kabul edildiler. Aile mirası ve ilişkilerle ilgili sorunlar burada kolayca sona erebilirdi" ifadelerini kullandı. Peki bu akıl hastanesinde neler yaşanmıştı?

1950'lere kadar ruh ve sinir hastalıkları hastanesindeki koşullar oldukça acımasızdı. Öyle ki binadaki koşullar en hafif tabirle 'acımasız' olarak nitelendiriliyordu. Hastanede elektroşok tedavisinin yanı sıra ilaç denemeleri de yapılıyordu. Elektroşok tedavisinde hastanın kafasına genellikle 70 ile 120 volt arasında, 100 milisaniye ila 6 saniye arasında değişen bir sürede yaklaşık 800 miliamper şiddetinde elektrik veriliyordu. Bu akıl hastalıklarının tedavisinde uygulanabilen, beyinden elektrik akımı geçirilerek suni epilepsi nöbeti ortaya çıkarılmasına dayanan bir psikiyatri tedavi yöntemiydi. Hatta bir hemşire bu yöntemi 'cehennemin farklı bir versiyonu' olarak tanımlıyordu.

Esra Erol Cahit Durmuş kimdir? Cahit Durmuş - Büşra Durmuş olayı nedir? Esra Erol Cahit Durmuş kimdir? Cahit Durmuş - Büşra Durmuş olayı nedir?

Aslında birçok hasta desteklenirse topluma kazandırılabilirdi. Oysa hiçbir düzenleme yapılmayan hastanede 1986'da tam 600 tane hasta olduğu bildirilmişti. Bu hastanede çekilen bir fotoğraf sosyal medyada büyük bir yankı buldu. Çünkü fotoğrafta pencereden onlara bakan bir çocuk hayaleti var gibi görünüyordu. Ekip ise çocuğun ruhunu yakaladığına inanıyor. 

Kaynak: Milliyet