Sert, katı ve AB ile Amerikan karşıtı söylemleri ile tanınan AKP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Sezal, Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’nde partisinin merkez ilçe başkanlığı tarafından düzenlenen Danışma Meclisi toplantısında yaptığı konuşmada, borç-harç içerisinde davranılan Türkiye’yi AKP iktidarının yeniden ayağa kaldırdığını pek çok alanda çok olumlu gelişmelerin olduğunu belirtti.

Sezal, MHP ile CHP’ye sert eleştiriler yöneltti.

Türkiye’nin halk gibi düşünen bir Cumhurbaşkanına ihtiyacı bulunduğuna da dikkat çeken Sezal, “Cumhurbaşkanından şikayetimiz yok. Ancak; halktan uzak kalmış bir insan halk gibi düşünemiyor. Cumhurbaşkanı halkın içerisinden gelecek ve halk gibi düşünecek. Cumhurbaşkanı ile başbakan ve devletin diğer kuruluşları kol kola girecek ve devletin çatısını beraber çatacaklar. Davul dengi dengine çalacak” dedi.

Türkiye’nin Koalisyona artık tahammülünün bulunmadığını da kaydeden Ali Sezal, muhalefetteki partilerin daha önce denendiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Millet koalisyonları da gördü. Tek başına iktidar çok önemli. Türkiye yakaladığı istikrarlı kalkınma hamlesini devam ettirmesi için yine AKP’nin tek başına iktidar olması şart. Şu anda kamu araştırmalarında partimiz yüzde 30 dolaylarında görünüyor. Yüzde 20 de kararsız var. Bunları partimize çekebilirsek, eskisinden daha güçlü bir şekilde yine iktidara geliriz.”

‘TÜRKİYE AB’YE ALINMAZ ABD’DEN DE DOST OLMAZ’

Konuşmasında Türkiye’nin AB’ye alınacağına şahsı olarak inanmadığını ve ABD’den de dost bir ülke olamayacağını öne süren AKP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Sezal, “Eğer Türkiye olarak büyük bir devlet olarak; Ortadoğu’daki Müslüman ülkeleri ve Türki Cumhuriyetlerini bir araya getiremezsek, dünya da benim sözüm dinlenmez. Onun için Güçlü bir Türkiye’ ye ihtiyaç var. Hükümetiyle, Cumhurbaşkanı ile beraber çalışacak güçlü bir Türkiye’ye ve hükümete ihtiyaç var” dedi.

MHP’YE VE CHP’YE SERT ELEŞTİRİLERDE BULUNDU

Türkiye’yi hizmet yönünden içler acısı bir durumda devir aldıklarını öne süren Sezal, şunları kaydetti: “İstanbul’daki başarıyı gören halk Sayın Erdoğan’ı getirip başbakan yaptı. Türkiye tarihinde böyle bir şey yok. Bir adam gelecek, bir parti kuracak ve bir yıl sonra yüzde 34 oy ile iktidara gelecek. Yok böyle bir şey. Bu parti; Türkiye’nin kötüye gittiğini gören Saadet’li, Fazilet’li, Anavatanlı, DYP’li, DSP’li, MHP’li yani ülkesini seven insanlardan oluşmuş. Türkiye batıyor: Ne demişler; Komünistler Moskova’ya. Millet birbirini yemiş.

Ben talebeydim; her gün okula giderdim boykot olurdu. Ya solcular ya da ülkücüler gelmiş. İki kardeş birbirini yiyor. Komünistler Moskova’ya; hani komünist? Bu millet o söylem üzerine MHP’yi iktidara getirdi; ama ‘Komünistler Moskova’ya’ diyen MHP’li kardeşlerim gitti o sosyal demokratların kanadının altına girdi.

Demek ki; bir kavga yokmuş. Peki halkı savunan; ‘benim ezilmiş insanım, köylüm, çiftçim, memurum’ diyen sosyal demokratlar oldu, nerde kaldı: Ankara’nın Çankayası’nda İstanbul’un Şişli’sinde..
Hani köydeki CHP, yok. Çünkü; öyle bir söylemi ve yaşamı yok. 5 yıldızlı otellerde yaşayacaksın, yiyeceksin ve içeceksin, ülkenin parasını har vurup harman savuracaksın, sonra da ‘sosyal demokrasi’ diyeceksin. İşte bizi böyle avuttular.

Para yok, pul yok. Geliyorsun IMF’ye 24 milyar dolar borç olmuş. Peki ABD’nin Irak’ta harcadığı para birkaç milyar dolar. 24 milyar dolar ile iki tane Türkiye yapılır. Nerde bu para, yok her taraf borç. Yollar tek şerit, köylerin yolu yok. Okullarda 70 kişi okuyor. Belediyelerin kanalizasyonu yok. Nerde bu paralar, yok. Ne oldu işte, yenmiş. Şimdi AKP’de halen yemeler var mı? Bana göre var.”

‘GÖNDERDİĞİMİZ MÜFETTİŞ TE EŞKİYA’

“Niye var; her taraf eşkıya kesmiş önleyemedik ki..Gönderdiğimiz müfettiş te eşkıya. Öyle bir hükümet ki; devletin bütün kurumları sanki ben bu ülkenin insanı değilmişim gibi; bana karşı.

Ya YÖK’e gücüm yetmiyor. Kanun öyle yapılmış. YÖK kim benim üniversitem. Hükümet kimdir; devleti idare eden mekanizmadır. YÖK’e sözün geçmiyor.

Şimdi Anayasa Mahkemesi. Arkadaş olmaz böyle bir şey. Devlet ile hükümetin frekansı birbirini tutmuyor. Bunun için bir çalışma yapıyoruz. İşte Mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Halk gibi düşünen bir Cumhurbaşkanına ihtiyacımız var. Halktan uzak kalmış bir insan, halk gibi düşünemiyor.

Cumhurbaşkanı ile Başbakan ve devletin diğer kuruluşları kanun çıkmadan kol-kola girecek, devletin çatısını beraber çatacaklar. Davul dengi dengine çalacak. Yani; kanun rast makamında çalıyorsa, ud ta rast makamında çalacak. Ayrı ayrı makamlarda olmuyor.”