Başbakan Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “28 Şubat sürecinde Erbakan'a haksızlık edildi” sözlerinin hatırlatılması üzerine, “Ey Kılıçdaroğlu, sen bugüne kadar neredeydin?" dedi.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı ATV-A Haber ortak yayınında soruları cevapladı. Erdoğan, Öcalan'dan gelen bir mesaj olup olmadığıyla ilgili bir soru üzerine, "Terör konusunda İmralı'nın bize herhangi bir resmi yazısı vesaire olmaz. Bunlar hepsi gayri resmidir" dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Öcalan'ın muhatap alınmasını içine sindiremediği yönündeki açıklamalarını da değerlendiren Başbakan Erdoğan, "Ben önceki TV programlarında ifade ettiğim gibi Sayın Kılçdaroğlu'nun nerede, ne zaman ne dediği hiç belli olmuyor. Oslo ile görüşmekten yana olduğunu İmralı'da görüşmekten yana olduğunu söylüyor; içeriği önemli diyor. İçeriği onunla planlayacak halimiz yok" diye konuştu.


Terör sorununa ilişkin atılan adımlar konusunda risk aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Biz tabi bağcı ile uğraşmıyoruz, biz üzümü yiyelim, çözümü yakalayalım istiyoruz. Risk alıyoruz, bir şeylere rağmen bu adımı atıyoruz ve bir şeylere rağmen attık. Yine yapılır mı, yine atarız. Kılıçdaroğlu'na rağmen de yaparız, Sayın Bahçeli'ye rağmen de yaparız" dedi. Erdoğan, açıklamalarının ardından 'Neyi bekliyorsunuz?' sorusuna ise, "Zamanlama meselesidir. Her an olabilir. Aynı şey, yurt dışında da görüşmeler noktasında bu da olabilir. Oslo olmaz da başka yer olur yine olur. Olması gerekiyorsa olur" cevabını verdi.


Kendilerinin attığı adımların çözüm olarak görülmediğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, “Yalan yanlış haberlerle tehdit ediyorlar ve bu teröristlerin özellikle yapmış oldukları tüm bu kalleşçe saldırılar neticesindeki şehitlerimizin tabutlarından nemalanmak isteyenler var, bunu görüyoruz. Bizim tabii buna da tahammülümüz yok. Onun için elimizden geleni yapmaya mecburuz” şeklinde konuştu.


Terör sorunun çözümüne ilişkin CHP ile gerçekleşen görüşmenin ardından CHP’nin henüz bir dönüş yapmadığını hatırlatan Erdoğan, “Pazartesi parlamento açılıyor. Ondan sonra arkadaşlarıma aynı şekilde diyeceğim ki ‘grupları ziyaret edin teklifleri kendilerine götürün. Aynı yerde misiniz, bu çalışmaya var mısınız? Varsanız söyleyin, yoksanız biz kamuyla bunu paylaşacağız.’ MHP ne der onu bilemem. Ama BDP konusunda ben aynı yerde değilim. Daha önce gelirken bir yurt dışı sehayatten, 'biz dağdakilerle mücadele edeceğiz ama parlamentodakilerle müzakere edeceğiz' demiştim. O samimi hislerimdi. Ama daha sonra 9 milletvekilinin teröristlerle sarmaş dolaş olmasını öpüşmesini, yanak yanağa bir araya gelmesini ben kabul edemem. Onu kabul ettiğim zaman bu ülkede o şehit analarının gözyaşlarını biz adeta geometrik olarak katlarız” diye konuştu.


"TEMSİL YETKİSİ KİMDE BELLİ DEĞİL"


Başbakan Erdoğan, yeniden Oslo benzeri bir müzakere masasına oturulduğunda karşı tarafta elinde yetkiyi bulunduracak şekilde kimin bulunacağı sorulması üzerine, “Karşı taraftan gelenlerin temsil yetkisinin ben ne olduğunu şu anda bilemem. Ama anlaşılan o ki, bugüne kadar gelenlerin temsil yetkisi ciddi manada yok. Çünkü dağdaki farklı, adadaki farklı, Avrupa’dakiler farklı konuşuyor” değerlendirmesinde bulundu.


Terör sorunun çözümüne ilişkin olarak PKK’nın öncelikle silah bırakması gerektiğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, Oslo’daki görüşmelerin zaman zaman olumlu etkilerinin olduğunu söyledi. Erdoğan, “Örneğin diyelim ki, bu şehit cenazelerinde vesaire, çok ciddi azalmalar oldu belli süreçlerde. Örneğin seçimlere girişte bazı sıkıntıların dışında daha olumlu bir zeminde gidilebildi. Bu daha ileri noktalara taşınabilir. Ama şuanda İmralı’nın tesiri ne kadar olur bilemem. Şu anda Kandil mi daha tesirli bilemem, Avrupa mı daha tesirli bilemem. Şu anda Avrupa'nın bir işlevi var; tüm parasal kaynaklar oradan temin edilip geliyor” şeklinde konuştu.


Gazetecilerin Oslo görüşmelerinde nihai amacın ne olduğunu sorması üzerine, “Buradaki işi bitirmek, netice alabilmekti” diyen Başbakan Erdoğan, BDP ile müzakerelerin sona ermesinin kendilerinden kaynaklanmadığını söyledi. “Ben sizlere tarafsız bir gözle soruyorum; Allah aşkına yani dağdaki teröristle parlamentodaki milletvekilleri sarmaş dolaş oldu. Siz de siyasetçisiniz bunun ülkede yansıması nasıl olur?” diyen Başbakan Erdoğan, “Yaptığımız kamuoyu araştırmasında, ciddi oranda yüzde 90 oranında bu konuyla ilgili tepki geliyor. Burası çok önemli. Bunu kenara koyamayız. Biz siyasetle müzakere ediyoruz onlar inadına gidiyorlar dağdakiyle yanak yanağa görüntü veriyorlar, merhaba dedik diyorlar. Bırakın o merhabayı başkaları söylesin, sen niye gidiyorsun oraya?” diyerek tepki gösterdi.


Terör örgütünün siyasi uzantıların hiçbir fonksiyonu olmadığına dikkat çeken Erdoğan, “Yine söylüyorum, ben görüşmeden kaçmam. Kaçmam ama yapabilecekleri, ellerinde kullanabilecekleri herhangi bir şu anda ne kozları var ne almış oldukları yetkileri var. Onun için siyasi uzantılarının bağırıp çağırmaktan başka yaptıkları bir şey yok. Oslo'nun başlaması İmralı’ya gitmek bizim için olmayacak şeyler değil olabilir. Ama bu siyasi uzantının bu konuda herhangi bir yetkisi yok” dedi.


Erdoğan, İmralı ile görüşüp görüşmeme ile ilgili bir soru üzerine ise, “Herhalde öyle bir şeyler olabilir. Bunlar yine görüşülecek, yapılacak. Hakikaten buralardan bir netice alabileceğimiz umudu netleşirse, ona göre diğer adımları yine atarız. Şartları zorlayacağız” cevabını verdi.


“EV HAPSİ VEBALİNİN ALTINA ASLA GİRMEYİZ”


Başbakan Erdoğan, Öcalan’a ev hapsi sağlanacağı yönündeki iddialara da sert yanıt verdi. Erdoğan, bu işin vebalini alamayacaklarını belirterek, “Kusura bakmasınlar ısmarlama hukuk düzenlemesi yapamayız. Bu işin adımı atılmıştır. Zaten idamla yargılanması gerekirken, onunla ilgili kararlar verildiği halde gönderilirken farklı gönderildiği için, şarta bağlı gönderildiği için ondan sonra bu iş cezaevi oldu. Şimdi ne deniyor, ev hapsi. O zaman ki hükümet bunu yerine getirmiştir ama biz böyle bir vebalin altına asla girmeyiz, kimden gelirse de gelsin” diye konuştu.


"MERKEZ BANKASI BİZİ DİNLEMİYOR"


Başbakan Erdoğan, Merkez Bankası ile ilgili bir soru üzerine de faizlerin durumuna dikkat çekti. Şuan faiz rakamlarını yüksek bulduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, “Ama Merkez Bankası ne kadar dinliyor, ne kadar dinlemiyor ortada. Şu anda dinlemiyor” diyerek, “Benim girişimcim bu şekilde yüksek faizlere mahkum edilirse, yüzde 18-19-20'ye kadar bu noktaya vardırırsa nasıl gelsin yatırım yapsın? Bizim tulumbanın içine suyu koyabilmemiz lazım ki tulumba su bassın” diye konuştu.


Başbakan Erdoğan, yasa ile ilgili bir çalışmanın da bulunduğunu söyleyerek, “Bunu daha kısar mıyız azaltır mıyız, burada içeriğini daha zenginleştirir miyiz? Bunu yapmak suretiyle bir hamle inşallah yine yapacağız'' değerlendirmesinde bulundu.


"TÜRKİYE’NİN GÜÇLENMESİNİ KİMSE İSTEMİYOR"


Erdoğan, terör örgütünün son dönemlerdeki saldırılarının Suriye ile alakalı olduğu yönünde kendilerine istihbarat gelip gelmediği sorulması üzerine, Türkiye’nin bölgede güçlenmesini isteyen ülke olmadığını belirtti. Güçlü bir Türkiye’nin bölgede ve dünyada bir çekim alanı oluşturacağını kaydeden Erdoğan, bunun ise Türk milletinin genlerinde olduğunu, Türk milletinin her zaman büyük devlet anlayışının bulunduğunu söyledi. Osmanlı’dan da örnekler veren Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin büyümesi ile ilgili olarak şunları ifade etti:


“10 yılda milli gelirdeki yükselişten tutun da bütün borçların ödenmesine yönelik attığımız adımlara varıncaya kadar… Özellikle ben mesela Merkez Bankası'nda 27,5 milyar dolar dendiği zaman göreve geldiğimizde 'ya arkadaşlar komplekse giriyorum, bizim bu işi bir an önce değiştirmemiz lazım. Yani bizim 100 milyar dolarları yakalamamız lazım. Çünkü bizim Merkez Bankamız ne kadar güçlü olursa biz dünyaya çok daha farklı mesajla yaklaşacağız’ dedim. Hamdolsun şimdi onu yakaladık. 10 yıl önce Merkez Bankası'nın döviz rezervi 27,5 milyar dolar. Bugün hamdolsun 110 milyar dolara ulaştı.”


 


IMF’ye olan borcun Nisan ayında biteceğini hatırlatan Erdoğan, “23,5 milyar dolardan devraldık. Kimdi iktidarda MHP, DSP, ANAP... Şu anda 1,3 milyar dolara düştü. Biz bunu hemen öderiz. Ama ödemeye gerek yok. Çünkü bakıyorsun faiz ödemesi çok çok düşük. Nisan ayı da geliyor zaten, Nisan ayında bitiriyoruz, sıfırlıyoruz. Şimdi biz aksine IMF'ye 5 milyar dolar borç veriyoruz. Bakın buraya geldik” şeklinde konuştu.


“DARBEYİ ÖNLEME MAHARETLERİ OLDUYSA, ONLARA TEŞEKKÜR EDERİZ”


Başbakan Erdoğan, Balyoz Davası’nda mahkemenin verdiği kararın ardından Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman arasında darbeyi kimin engellediğine dair çeşitli açıklamalar olduğunu ve darbeyi kimin engellediğine dair bir soru sorulması üzerine, “Eğer kendi içlerinde böyle bir darbeyi önleme mahareti olduysa, biz onlara teşekkür ederiz” dedi. Bu konuda darbeyi asıl sivil iktidarın duruşunun engellediğini söyleyen Erdoğan şunları kaydetti:


“Bu konuda mevcut sivil iktidarın kararlılığı her şeyin önüne geçmiştir diye düşünüyorum ve bu sivil iktidar kararlılığıyla duruşuyla bir defa bu tür şeylere hiçbir zaman fırsat vermemiştir. Mesela biliyorsunuz 27 Nisan olayına da bir muhtıra diyenler oldu. Ama ben her zaman bunu bir muhtıra olarak değerlendirmediğimi söyledim. Tam aksine biz muhtırayı hemen ertesi sabah verdik. Onu bir bildiri olarak kabul ettik. Bir defa 'yerinizi bilin' dedik onlara yani. 'Bu iş bizim işimizdir, atılması gereken adımı biz atarız, yapılması gerekeni de biz yaparız.' Hiç bu tür şeylerin ülkemizde şu anda yeri yok. Mesela yeri gelmiştir, biz bu özellikle ileri teknolojiyle donatılmış bir orduyu konuşmuşuzdur, sayısı fazla değil. Bakın bu sayı devamlı azaltılıyor. Bu tenkisat daha da devam edecektir.”


Erdoğan ayrıca, Türk Ordusu’nun sayısının azalıp azalmayacağı yönündeki bir soruya ise şu cevabı verdi:


“Zaten azalıyor. Böyle bir noktaya geldik. Şimdi hep 'profesyonel' deniyor da kimse 'profesyonel ordu nedir?' diye sorsan bilmiyor. Şu an bizim ordumuzun üçte ikisi zaten profesyonel. Bu noktadayız. Ama temenni ederiz ki bu daha da artsın ve daha da bu noktada attığımız adımlar var. Mesela biz 'hudut birlikleri, sınır birlikleri' dedik ama maalesef kimse sınır birliklerinde görev almak gibi bir şeye yanaşmıyor. Böyle de bir durum söz konusu. Şu anda az sayıda müracaat edenler oluyor. Bununla şu anda yolumuza devam ediyoruz.”


"DARBE HAZIRLIKLARINI HİSSETTİRMEDİLER"


Başbakan Erdoğan, Hilmi Özkök Paşa’nın görevde olduğu süre içerisinde darbe girişimleriyle ilgili kendilerine istihbarat verip vermediği yönündeki bir soruya üzerine şunları söyledi:


“Bizim haftada olağan bir rutin görüşmelerimiz olurdu. Hilmi Paşa hakikaten okuyan, düşünen yani üreten bir Genelkurmay Başkanı olarak dört yılı birlikte geçirdiğimiz bir paşaydı. Tabii böyle bir şeyi hissettirmediler. Böyle bir şeyi yaşamış olsa inanıyorum ki, bizimle onu paylaşırdı.


Ama tabii bazı rahatsızlıkların olduğu istikametinde o da hükümetle değil, dışarıdaki bazı gelişmelerin, bu zaman zaman medyadan olmuştur. Çünkü medya hakikaten birçok yerlere çomak sokmakta çok mahir. O tabii bir yerleri tahrik ediyor. Tahrik edince hemen bakıyorsunuz belli hesaplar sorulmak isteniyor.


Ordudaki yönetici kadroların kendilerini savunma noktasında belli hakları da yok. Yani avukat tutmakmış, yani belli bir parayı oraya tahsis etmek, ödemekmiş, kendi aralarında icabında bir fon oluşturdular mesela o fonu oluşturdukları zaman medyada bu da çok ciddi eleştiriler aldı, 'böyle bir fonu nasıl oluşturursunuz' diye. Mecburi buralardan para kesiliyor vesaire gibi birçok şeyler oluşmuştur. Onlar da kendi içlerindeki hukukçularla bu tür adımları attılar, bu tür şeyler de oldu. Ama o dört yıl içinde bizim buna yönelik böyle bir ciddi gelişme, hiçbir zaman aramızda gündeme gelmediği gibi Milli Güvenlik Kurulu'nda filan da böyle bir şey asla gündeme gelmemiştir.”


 


Cezaevlerinde ailelerin nasıl görüşeceğine dair detayları açıklayan Başbakan Erdoğan, dünyada bunun örneklerinin olduğunu, Türkiye’de uygulanmasının da değerler sistemi içinde bulunduğunu söyledi. Cezaevi kurallarına uygun hareket eden mahkum ya da tutukluların 4 ayı aşmayacak şekilde belli aralıklarla cezaevinin dışında kurulacak olan yerlerde aile görüşmesinin gerçekleşebileceğini belirten Başbakan Erdoğan, bu görüşmenin gerçekleşeceği yerlede banyo, tuvalet gibi imkanların da bulunacağını kaydetti. Erdoğan, görüşme süresinin ise 24 saat ya da 48 saat olabileceğini ifade etti.


BİNGÖL’DE, YOL EMNİYETİNDE ASKER OLMADIĞINA DAİR BİLGİ GELDİ


Başbakan Erdoğan, Bingöl’de meydana gelen ve 10 askerin şehit olduğu saldırıda gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığıyla ilgili bir soru üzerine şunları söyledi:


“Biliyorsunuz, toplanma yeri olayı var. Bu silahlı kuvvetlerdeki dağıtımda olur, bir de tezkerede olur bu tür şeyler. Burada bu olay oluyor ve üç tane uygulama gerekiyor, bu yolculuk esnasında. Tabii burada iki otobüs, üç otobüs var, iki tane de minibüs var. Üç tedbir söz konusu. Bir yol emniyeti, iki konvoy emniyeti, üç kep dedikleri, yukarıdan bir helikopter olayı. Genelkurmay Başkanımız bu konudaki incelemeleri başlattı. Son netice nedir, onu kendisinden alabilmiş değilim. Yani yol emniyeti denilen şey, belli aralıklarla o güzergaha askerin yerleştirilmesidir. Konvoy emniyeti ise burada işte bu kirpiler dediğimiz araçların ki bunlar yani patlamada tahrik gücü çok yüksek olan mayınlara dayanıklı olan zırhlı araçlardır. Bunlar önde, arkadalar, bir de ortada karıştırıcı dedikleri böyle bir zırhlı var. Şimdi bunlar var ama ilk gelen şeye göre, o yol emniyetindeki asker olayının olmadığına dair bana bir bilgi geldi. Bir de o kep dediğimiz yani helikopter kaldırılması olayında da onun kaldırılıp kaldırılmadığı noktasında kaldırılmadığı istikametinde bir haber geldi. Şimdi 'bu konuları inceletiyorum' dedi Genelkurmay Başkanımız. Ondan sonra gereği neyse bunun, gerekli olan neyse o yapılacak.”


"EY KILIÇDAROĞLU, BUGÜNE KADAR NEREDEYDİN?"


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, programda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “28 Şubat sürecinde Erbakan'a haksızlık edildi. Sürecin iyi takip edilmesi lazım'' şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları ifade etti:


“Merhum hocamızla ilgili olarak adama tabii sorarlar. ‘Ey Kılıçdaroğlu, sen bugüne kadar neredeydin?’ Senin daha önce yine mensubu olduğun bu partinin değişik mekanizmalarında çalıştığın dönemler var. Bakın, aynı şekilde Türkiye'de 330'un üzerinde milletvekiline sahip bir siyasi parti kapatılmak için Anayasa Mahkemesi'nde yargılanırken, Cumhuriyet Halk Partisi'nin tavrı 'hamdolsun ki Ankara'da yargı var' şeklinde, AK Parti'nin kapatılmasına adeta alkış tutuyordu. Sen bir defa böyle bir partinin mensubusun. Şu anda Erbakan hocamız toprağın altında, ebediyete yolculuğunu yapmış. Acaba Kılıçdaroğlu, hayatta olsa Erbakan hoca, o zaman aynı lafı söyleyebilecek miydi? Bunların akşamı ile sabahı hiçbir zaman aynı değildir. Her zaman bunlar, hep fiili veya fikri olarak bu darbelerin içinde olmuşlardır.”


Kılıçdaroğlu’nun sözlerinde samimi olmadığına vurgu yapan Erdoğan, “Hocamızla ilgili olarak yapmış olduğu açıklamanın samimi olduğuna doğrusu ben inanmıyorum. Keşke samimi olsa. Çünkü mazilerine bakıyorum, mazilerinde bu samimiyeti göremiyorum” dedi.


"GÜLE GÜLE GİT BAKALIM, NE BULACAKSIN?"


Kılıçdaroğlu’nun Wikileaks belgeleriyle ilgili ortaya attığı iddialara da cevap veren Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na AİHM’le ilgili olarak “Yolun açık olsun” dedi. Başbakan Erdoğan konuyla ilgili olarak şunları ifade etti:


“Tutturmuş Wikileaks haberleri falan filan, oradan alıntılarla kalkıp bizim, ülkemizin limanlarını, arazilerini, topraklarını, iktidarda kalmak için Amerika'ya peşkeş çektiğimizi söylüyor. Şimdi de AİHM'ye gidecekmiş, yolun açık olsun, güle güle, git bakalım ne bulacaksın. Hepsi yalan yanlış haberler ve malum bir gazetenin yalan yanlış ki her zaman yalan yazar. Eğer zerre kadar kendilerine inanıyorlarsa, zerre kadar kendilerine güveniyorsa o gazeteler bir defa, mal, mülk vs. kayıtlarına koysunlar, öyle dursunlar. Yargı bunları sürekli mahkum ediyor. Mahkum ettiği zaman bunlardan tazminat alabileceği bir şey yok, çünkü hayali bir gazete ama ortalığı karıştırmak için birebir.”


Kılıçdaroğlu’nun kaynak gösterdiği Wikileaks belgelerinin orjinalinin kendisinde de bulunduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, “Elimde benim Wikileaks'in belgeleri de var, orijinali var. Orijinalinin içinde böyle bir şey yok. Orijinalinin içinde sadece komutanların adı geçiyor” diyerek, “Ey Kılıçdaroğlu, senin arkanda bu özellikle yalan yanlış haberleri yapanlar var, Wikileaks var. Ama bizim arkamızda millet var, halkımız var. Milletimiz bizim ne noktada olduğumuzu, duruşumuzun ne olduğunu gayet iyi biliyor. Biz milletimizle barışığız ama CHP zihniyeti milletimle barışık değildir, ayrışıktır ve hep ayrıştırmaya gayret eder. Bundan dolayı da milletimden beklediğini alamaz” şeklinde konuştu.


"ÇAĞRILMAYAN KÖŞE YAZARLARI DA İFADEYE ÇAĞRILMALI"


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat’la ilgili medya patronlarının ifadelerin başvurulması üzerine bazı gerçeklerin ortaya çıkabileceğini söyledi. “Sadece medya sahiplerinin değil, bazı köşe yazarları çağrıldı. Çağrılmayanlar da var. Bana göre onların da çağrılması lazım” diyen Başbakan Erdoğan, “Bazı yerlere çağrıldılar, onlardan komut aldılar, orada bunlara neler söylendi. Bunları anlatmaları lazım. Patronların, gizli kalan gerçekleri söylemeleri lazım. Bugün söylemezlerse yarın muhakkak yine söyleyecekler, yine önlerine gelecek. Çünkü bu defter açıldı, kolay kolay kapanmaz. Bu gerçekler önümüze gelecek ki aydınlık geleceğimizi görelim” dedi.


"BÜYÜMEDE YÜZDE 4’Ü ZORLAYACAĞIZ"


Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine ekonomideki büyümede yüzde 4’lük hedef zorlayacaklarını söyleyerek şunları kaydetti:


“Biliyorsunuz biz ihracata endeksliyiz. Ama şu anda bugün açıklanan rakamlara baktığımızda, hamdolsun geçen yılın aynı dönemine, ayına ait baktığımızda yüzde 14 galiba, öyle bir açıklama geldi, artış var. Tabii bu artışta, ihracatta yine aynı şekilde devam ediyoruz. Bu bütün Avrupa ile olan ilişkilerimizdeki, o eski bizden ithalat taleplerinin düşme göstermesine rağmen, çünkü biz 50'ye falan çıkmıştık Avrupa'da. Şu anda ise 35-40, bu banda düştük. Ama ne oldu, sağ olsun, ihracatçımız yeni pazarlar aradı, buldu, bu yeni pazarlarda da ihracat hedeflerimizi sürdürüyoruz.


Bir de benim için bu önemli bir haber, ihracat ile ithalat arasındaki farkta ciddi bir kapanma var. Orada da şu anda 5 küsura düşmüş vaziyetteyiz, gerilemiş vaziyetteyiz. Bu da güzel bir gelişme. Bir diğer bizim önemli, atmamız gereken adım da faiz noktasında. Biz eğer faizde şu anda bu biraz daha düşürülürse ve bunu maalesef yetkili arkadaşlarımız görmüyorlar veya görmek istemiyorlar. Şu anda dünyada sıfır faiz uygulayanlar var, eksi uygulayanlar var. Bunları niye görmüyoruz ve bu ülkeler dünyada geri ülkeler değil. Tam aksine en ileri olan ülkeler. İleri ekonomilerde bunu görüyoruz. İleri ekonomilerde bunu gördüğümüze göre bu adımı atmamız lazım.” İHA