Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a bugüne kadar böylesine ağır ifadelerle dolu bir yazı yazılmadı: Azgın... haşin... kaba... küstah... densiz... münasebetsiz... diktatör... Asker karşısında süt dökmüş kedi... Bi cacık olmaz... Zattırı... Karısı rüküş...

Yazar Perihan Mağden'in sevgililer gününde Başbakan Erdoğan'a yönelik yazdığı içinde onlarça ağır ifade barındıran yazısının ilgili bölümü:

Allah'ın Günü Damgasını Vurma Hastalığına Yakalanmış Olan R. T. Erdoğan'ı düşünmemek imkânsız. Nerdeyse.

Fiziken gözlerimizin önünde çöktü, çöküyor Erdoğan. Kafasının arkası düzzz modelde. (Manken Tuğba Özay'da da öyle.) Annesi bebekken mütemadiyen sırt üstü yatırmış olabilir boğulmasın, etmesin diye. Evhamlı bir anneyse.

Bıyıkları hem var, hem yok. Israrla bıyık bırakıyor; ancak açık renk olduğu için (beyazlamış?) bıyıkları yok gibi duruyorlar. Yalnızca dudaklarının üstünde bir kirlilik sınırı varmış, gereksiz-ısrarcı bıyıklarının bıraktığı intiba bu.

Göz altı torbaları, nerdeyse her ay, daha da büyüyor. Yorgun 1 Adam! Ama: İnatçı ve Israrlı 1 Adam. Yoruldukça, bezdikçe; daha da azıyor. Ders almaktan ziyade, belli ki hiçbir zaman almadığı/alamayacağı dersleri veriyor.

Haşin. Kaba. Küstah.

Gururlu/Onurlu Kasımpaşalı İETT'li Futbolcu çizgisinden, cehaletiyle giderek çekilmezleşen 1 Densiz/Münasebetsiz Adam'a iltihak etti: Keskinleşti.

Rolünde kesinleşti.

Ali Kıran Baş Kesen'leşti. Ve o denli meşgul ki kendiyle/muhayyilesindeki sonu gelmez başarılarıyla- Muhtelif haksızlıklara uğradığından o denli emin ve bu haksızlıklara posta koyarken, esasında ne biçim hak ihlalleri yarattığının o kadar farkında değil ki.

Gözlerimizin önünde, çitileyerek çıkarmaya çalışılan bir leke nasıl azarsa, öyle azıyor/büyüyor/dağılıyor/ münasebetsizleşiyor/diktatörleşiyor Başbakan.
Ona kalır ise: 'Halkın Sevgilisi'. Su içse yarıyor. Avrupa Birliği Normları'nın umrunun köşesi olmadığı artık, bu denli barizleşmişken son zamanlarda.

Kaybedecek Hiçbir Şeyi Kalmayanların kaygusuzluğuyla saygısızlığının ve küstahlığının elini artırıyor.

"Askeriye'nin önünde Süt Dökmüş Kedi'den hallice olmayan sen değil miydin paşam?"
Birilerinin ona bu soruyu ve başka yüzlerce soruyu sorması gerekiyor.

Tabanına şirinşirinşirin görünmek için Üniversitede Türban'a dayanmış olabilir. Ama yöntem bu mudur? Yol bu mudur?

Sonra ardından gelen O Ağır Kasımpaşalı Üslup. Gölgelerle dövüşen kahraman!

Tüm bu illüzyonlar R. Tayyip'in içinde gıcıklana kabalaşa yaşlandığı, felaket bir tablo olarak memleket ufkumuzu/ruhumuzu/vicdanımızı daraltıyor.

Umutlarımız: tamam; kalmasın, kalmadı artık.

Bu adamlardan cacık olmaz!

Her fırsatta, değerli karısıyla bir podyumda: Yurtdışında. Yurtiçinde. Habire mobil. Habire uçup gidiyor. İşş başında.

Çok artist. Çok güvenli. Çok bilgican.

Hanımı her daim aşırı: iddialırüküş, rüküşiddialı. Yanakları elma elma gülümsüyor. Mağrur. Pozisyonlarından emin. Portre kesiyor.

Nasıl da memnunlar kendilerinden, pozisyonlarından, cehaletlerinden, cehaletlerinin borusunu öttürmekten.

Zarttırı zurttur.

Öttür öttür nereye kadar? diyorum.

Bizim Başbakan feci seviyor işini. En az kendini sevdiği kadar seviyor.

Dur durak bilmiyor.

Annecim! Korkunç 1 Gidişat. Frenler, balatalar yakılmış. Yokuş aşağı ne biçim Kasımpaşalı iniyor!
Biraz daha az memnun olsa kendinden. İşini artık BU KADAR sevmese- diyorum. (Aktif Haber)