Hükümetin iki önemli isminin BDP yönetimi ile yaptığı görüşmede, 4 ana konuda uzlaşma sağlandı.

Görüşmede hükümet eski Finlandiye Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari’nin de devreye girmesinin ardından gündeme gelen, arabulucu ile “uluslararası çözüm” yerine sorunu “Türkiye’nin kendi içinde çözmesini” istedi.

Başbakan Yardımcısı Çiçek açıklamasında bu konuyu özellikle vurguladı; “Hiçbir ülke kendi sorununu başkalarına ciro edemez. Başkalarından da bu noktada çok fazla katkı beklemesi gerçekçi olmaz.” Ancak BDP Genel Başkanı Demirtaş’ın bu konuda bağlıyıcı bir açıklama yapmaması dikkat çekti ve hükümetin referandum sonucunun verdiği fırsatı iyi değerlendirmesini isteyerek “Hükümetin de şu saatten sonra, daha cesur siyasi kararlılık ve demokrasi özgürlükler konusunda siyasi cesaret gösteren bir tutum içerisinde olmasını temenni ediyoruz” dedi.

Vatan'ın haberine göre, uzlaşma sağlanan konular iki tarafın açıklamalarına da yansıdı:

1 - Diyalog sürsün

Çiçek: Bu diyaloğun devam etmesinde fayda görüyoruz. Umut Ediyoruz ki yeni sayfa açılmış olsun

Demirtaş: Bunlar olağan görüşmeler olmalıdır ve sürmelidir.

2 - Şiddet bitsin

Çiçek: İnsanlar ve vahşetlerle, cinayetlerle hayatını kaybetmemeli.

Demirtaş: Ülkenin hiçbir kentine cenaze gitmemeli, gözyaşı durmalı.

3 - Yeni anayasa yapılsın

Çiçek: Birçok sorun bugünkü anayasadan kaynaklanıyor. Bunun yolu çağdaş normlara uygun yeni bin anayasadan geçiyor.

Demirtaş: Yeni anayasa süreci geciktirilmeden başlamalı.

4 - Çözüme herkes katılsın

Çiçek: Biz bu ülkenin her sorununu herkesle konuşmaya varız. Diğer partilerle de konuşacağız.

Demirtaş: Siyasi partiler üzerine düşen rolü yerine getirmeli.

1999 süreci tekrarlanıyor

Kürt sorununun kalıcı ve barışçıl yöntemlerle çözümü konusunda dün ‘sivil yetkililer’ İmralı Adası’nda Öcalan’la Meclis’te de hükümetin iki önemli ismi BDP yöneticileri ile görüştü.

Ankara-İmralı hattında Kürt sorunun kalıcı ve demokratik yöntemlerle çözümü için atılan adımlar, 1999 sürecini yeniden gündeme getirdi. İmralı’da görüşmeleri sürdüren sivil heyetin, öncelikli olarak ‘ateşkesin uzatılması’, ‘PKK’nın yurt içindeki güçlerini, yurt dışına çıkartması’, ‘Örgütün silah bırakması’ ana başlıklarında odaklandığı öğrenildi. Öcalan ile yakalandığı 1999 yılında da “PKK’nın silah bırakması ve silahsızlanma” konularında benzer bir süreç yaşanmıştı ve PKK, yurt içindeki güçlerini, sınır dışına çekmişti. 2 Ağustos 1999’da avukatları Öcalan adına, “Türkiye’de çatışma ve şiddet ortamı insan hakları ve demokratik gelişmenin önünde engel teşkil etmektedir. Ağırlıklı olarak Kürt sorunundan kaynaklanan şiddet bunda temel rol oynamaktadır. Çıkmazı aşmak ve sorunların çözüm yolu, şiddete son vermeyi gerektirmektedir. Bu nedenle PKK’nin 1 Eylül 1998’den beri tek taraflı yürütmeye çalıştığı ateşkes sürecinde, 1 Eylül 1999’dan itibaren silahlı mücadeleye son vermeye ve güçlerini barış için sınırların dışına çekmeye çağırıyorum.

Böylelikle demokratik çözüm yolunda yeni bir diyalog ve uzlaşma aşamasının gelişeceğine inancımı belirtiyorum” açıklamasında bulunmuştu. PKK da 4 Ağustos’ta avukatların çağrısına yanıt vererek, Türkiye içindeki silahlı güçlerini sınır dışına çekmişti. Ardından Öcalan’ın talimatı ile 1 Ekim 1999’da ‘1. Barış ve Demokratik Çözüm Grubu’ adıyla 8 örgüt mensubu Türkiye’ye gelmişti. Bu süreç yine yerini şiddete bırakmıştı.

İmralı’da ne konuşuldu?

Ankara’da İmralı ile yeniden bu süreci tekrarlayarak ve hükümetin de atacağı bir takım siyasi adımlarla, “Silah bıraktırma” ve “silahsızlanmanın” kalıcı olmasının hedeflediği öğrenildi. İmralı’da sürdürülen görüşmelerde ise pazarlığın örgütün “eylemsizlik süresini uzatması”, aynı süreçte de “örgütün Türkiye’deki güçlerini sınır dışına çekmesi”, “örgütün silahlarını bırakması” üzerinde devam ettiği öğrenildi.

Ağustos ayında 20 Eylül’e kadar “eylemsizlik” süresi ilan eden ve sonra tarihi belirsiz olmasına rağmen “bir sonraki açıklamaya kadar” süreyi uzatan örgütün eylemsizlik süresini daha “orta vade” sayılabilecek şekilde uzatması isteniyor. Sürenin uzatılmasından sonra atılacak adımlar doğrultusunda örgütün “kalıcı ateşkes” noktasına gelmesi de hedefleniyor. İmralı’daki görüşmelerde eylemsizlik süresi içinde örgütün Türkiye içindeki unsurlarının yurt dışına çıkması, buna paralel olarak silahların tümüyle bırakılması üzerinde de mutabakat aranıyor. (Mynet)