Herhangi bir yerde çatışma olduğunda genel tavır kimin haklı kimin haksız olduğunu tartışmak ve birini suçlu ilan etmektir. Ayrıca bu konuda kimin ne söyleyeceği de önceden bellidir. Bu tartışmalar sürerken muhtemelen arka planda bir proje uygulanmaktadır ama herkes, bunu anlamaya çalışmak yerine, kimin iyi kimin kötü olduğunu ispata çalışır.

Hamas roket saldırısı düzenlerken buna karşılık verileceğini bilir. Zaten amaç bu karşılığının verilmesine zemin hazırlamaktır: Bu karşılığın doğurduğu tepkilerin İsrail-Hamas çatışmasıyla sınırlı olduğu da söylenemez. Bu konuda iki farklı senaryodan söz edilebilir: Birinci ihtimal Filistin sorununun çözümünü etkilemek, Hamas’ı mağdur konumuna düşürerek ona sağlanan desteği artırmak olabilir. Hamas’ın Sünnileri temsil etmesi bu kanadı harekete geçirebilir. Hamas’ın tasfiyesi ise barış beklentilerinin boşa çıkarır.

Ancak Ortadoğu’daki durumun bu kadar dar kapsamlı olmadığı ve son günlerde yaşanan ekonomik kriz de dahil gelişmelerin dünya ölçeğinde büyük bir değişimin habercisi olduğu söylenebilir.

Petrolün varil fiyatının hiçbir ekonomik gerekçeye dayanmadan yüz elli dolara yaklaşması iki sonuç yaratıyordu. Birincisi alternatif enerji kaynaklarına yönelmeyi teşvik ediyor, ikincisi küresel sermayenin kontrolü dışında, petrol üreten devletlerin sahip olduğu fonların yaratılmasını sağlıyordu.

Petrol fiyatlarındaki hızlı düşüş bu iki etkinin ortadan kalkmasına neden oldu. Petrolün yeniden ucuz enerji kaynağı haline gelmesi alternatif enerji kaynaklarına geçişi durdurabilecek boyuta ulaşabilirdi. Ayrıca küresel sermaye dışındaki güç odaklarının yani devletlerin kontrol ettikleri para akışı durdu.

Petrol fiyatlarını spekülatif olarak yükseltecek yapay talep yaratma imkanı kalmamıştı. Yapılacak tek şey petrol arzını kısarak spekülatif olmayan bir fiyat artışı sağlamak olabilirdi. Bunun tek yolu Ortadoğu’da bir çatışma yaratmaktı.

Başta ABD olmak üzere tüm dünyada alternatif enerji kaynaklarına yönelindiği bir dönemde petrolün ucuz ve kolay erişilebilir olmasının engellenmesi doğaldır. Bu analiz doğruysa Hamas-İsrail çatışması bir başlangıç sayılabilir ve daha büyük bir çatışmanın habercisi olabilir. Bu çatışmanın bir yanında İran’ın olması sürpriz sayılmamalıdır. Ancak çatışma sınırlı kalacak ve petrol arzında büyük bir azalışa neden olmayacak bir boyutta tutulacaktır. Ayrıca hangi ülkelerin taraf olacağı da siyasi bir tercih olarak belirlenecektir.

Görünüşte Hamas’a hiçbir getirisi olmayan ve doğurduğu ölçüsüz İsrail tepkisinin geniş kitleleri rahatsız etmesi nedeniyle yeni ihtilaflara neden olabilecek bu durumu 1973 Arap-İsrail çatışmasına benzetmek mümkündür. Bu çatışma dünya ölçeğinde ekonomik yapıyı etkilemiş ve Avrupa kaybetmişti. Bugün de benzer bir durumun yaşanması ve hem Uzakdoğu hem de Avrupa’nın kaybeden taraf olması muhtemeldir.


Mahir KAYNAK / Star
[email protected]