Araştırmacı Adil Gür’ün tespiti doğru çıkarsa.. Yani evetle hayırlar başa baş gelirse..

Evetle hayır arasındaki makas bir iki puanı geçmezse ne olur?

Sonuç evet de olsa..

Hayır da çıksa bir anlam ifade etmez..

Yüzde 52 evete karşı yüzde 48 hayırla yapılan anayasa değişikliğine anayasa değişikliği denmez..

Tam tersine bakalım..

Yüzde 52 oyla reddedilen anayasa değişikliği reddedilmiş sayılmaz..

Bunun anlamı şudur:

Anayasa oylaması, anayasa oylaması olmaktan çıkmış demektir..

Türkiye’nin acilen seçime ihtiyacı var demektir.. Seçmen sandık istiyor demektir..

Çünkü o tablo Türkiye’nin karnıyarık gibi bölündüğünün resmidir..

Siyaset bu bölünmüşlüğü taşıyamaz..

* * *

Anladığım kadarıyla ortaya çıkan manzara bu olacak.. O zaman 12 Eylül ne getirecek sorusuna şimdiden şu yanıt verilebilir..

Bölünmüşlüğün belgesini getirecek!..

Türkiye’yi yönetmeye talip olanlar kırk kere düşünmeli.. Ruhen, fikren, kalben bölünen Türkiye, yoluna koşar adımlarla devam edemez..

Mola verip tamirata girişmek kaçınılmaz olur..


Türkçe bilmeyen evetçiler!..

Bekledim bi kelam ederler diye.. Nazlı Ilıcak’ın kendi gazetesinden bi ses yükselir diye..
İşlerine geldiği için olsa gerek sesleri çıkmadı..

Mesele şu..

Nazlı Ilıcak ‘Evet’e Batı desteği diye bir yazı yazdı..

Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokratlar Grubu Başkanı Schulz..

Aynı grubun Başkan Yardımcısı Swoboda..

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Flautre anayasa değişikliğini olumlu bulmuş..

Nazlı hanım bu zatı muhteremler Türkçe bilmiyorlar.. Anayasa paketini nasıl okuyup anlamış olabilirler ki!..

Ne ilgisi var deme!.. İlgisini altıncı sayfa yazarına sor..

* * *

Hatırlar mısınız? Dünyaca ünlü Siyaset Bilimci Prof. Dr. Andrew Arato bizim gazeteye demeç verdiğinde..

Soğanın cücüğü Anayasa Mahkemesi diyerek (benim hinlik cinlik diye ısrarla üzerinde durduğum) alavere dalavereye parmak basınca..

Ne demişlerdi?

Türkçe bilmiyor..

Anayasa Hukuku uzmanı değil..

Birileri kulağına fısıldamış.. Birileri kullanmış!.

* * *

Ben de soruyorum?

Nazlı hanım seninkilerin Türkçesi nasıl.. Fısıldama mı var!



Önümüze konulan yem mi, sandviç mi?

CNN Turk’te konuşurken yapılan bütün eleştirilere katılıyorum ama ‘evet’ vereceğim diyen Eser Karakaş şöyle demişti:

‘Çok uzun süredir aç olan adamın önüne peynirli sandviç koymuşlar, neden tavuklusu yok diye sormuş.. Hayırcıların durumu budur.’

Sandviç benzetmesine cevap Eray Kılıç adlı okurdan geldi:

‘Herkes çocukken kuş yakalamak istemiştir. Kuş yakalamak için yemi kutunun altına koyar, kutunun bir ucunu tahta ile kaldırır ve iple bağlarız. Aç kuş yemi yemeye başladı mı ipi çeker, kutu kuşun üstüne düşer, yakalarız. Kuş birkaç tane yem için ya özgürlüğünden ya da canından olur. Bence durum böyledir. Önümüze konulan yemdir.’


Ana uçağıyla propaganda..

Başbakan cumartesi günü referandum kampanyasını Bingöl’de başlattı..
Miting yaptı.. Muhalefete çaktı, evet oyu istedi..

Bunu yaparken de partisine olan ilgiyi göstermek için bazı gazetecileri de davet etmiş..
Hep birlikte Bingöl’e gitmişler..

Nasıl gitmişler..

Başbakanlığa ait ‘Ana’ uçağıyla..

Genelkurmay’a ait askeri helikopterle..

Dikkatinizi çekerim, Başbakan Bingöl’e ‘Başbakanlık’ görevini içeren bir faaliyet için gitmedi.. Partisinin mitingine katılmak için gitti.. Evet oyu istemek için gitti.. Yani bu meselede siyasi taraf..
Devlet imkânlarıyla propagandaya YSK ne der bilmiyorum..

Bana tuhaf geldi..

* * *

Hatırlatırım, demokrasi bu tip ayrıntılarda gizlidir..


Mehmet Tezkan
Aslında NE OLDU?
[email protected]

Editör: TE Bilisim