Rahmetli Mehmet Tosun Hoca’nın Doktor oğlu sevgili Ahmet, 10 Ekim Pazar günü Kahramanmaraş Paris Düğün Salonunda yapılan mütevazı bir törenle, Gürsül ailesinin kızları Tuba ile hayatını birleştirdi. Öncelikle genç çifte ömür boyu mutluluklar ve huzur diliyorum.

Bu düğün töreninde de vefanın İstanbul’da bir semt olmadığına, törene katılan herkes şahit oldu.

Bu güzel insanın yavrusunun mutlu gününde yanlarında olarak, vefa gösteren bütün dostlara şükran borcumuz var.

Kahramanmaraşlı vefakâr ve cefakâr gönüldaşlarımızın bu candan ilgisi, gözleri yaşartan samimi bir manzara oluşturmuştu. Manzarayı gören herkes şuna şahit oldu: Törende sanki hiç misafir yok, herkes ev sahibi. İşte bu manzaradan dolayı, Müzeyyen yenge’nin gözyaşları buruk ama pırıl pırıl, huzur dolu idi. İnşallah bu güzel düğün maneviyatta Mehmet Hoca’yı da huzurlu kılmıştır.

Salonda Ülkücü Hareketin ve her kesimden dostların vefa duygusu yüreklerde dostluk ve kardeşlik fırtınaları estiriyordu. O’nun Hakk’a yürüyüşünde olduğu gibi bugün de, adeta mübarek bir vuslata vesile oldu.

Mehmet Tosun Hoca Kahramanmaraş’a Diyarbakır’dan gelmişti. İlkokul öğretmeni olan Tosun Hoca Ülkücü Hareket’e gönül vermiş, millet birliğine, vatan bütünlüğüne ve al bayrağa sevdalı bir gençti. İşte bu yüzden kendi ilinde ve kendi yöresinde görev yapamamış. Öğretmen olarak tayinini Kahramanmaraş’a aldırmış ve ailesinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Yıl 1977; Türkiye zor günler yaşıyordu. Kahramanmaraş’ta herkes onu çok sevmişti.

O da Kahramanmaraş’a ve Kahramanmaraşlıya çok çabuk intibak etti; hiç yabancılık çekmedi. Köylerde görev yaptığı dönemlerde hafta sonları şehre gelir, soluğu ülkü ocaklarında alırdı.
Çok okuyan, çok düşünen ve Nizam-ı Alem davasına hizmeti bir aşk mesabesinde inanmış yürek adamı idi.

İlkeleri ve atlanmaz eşiği olan bir gönül insanı. Tasavvuf sevdalısıydı.

Yarı dalgalı olmamalı deniz.
Ya durulmalı, ya kudurmalı.
Ya köküne kadar batmalı hançer.
Ya kınında durmalı.
Yarı gönül vermemeli sevgili,
Sonunda sevmeyecekse.

Tosun Hocanın da atlanmaz eşiği ve kırmızı çizgisi idi. Ömür boyunca ilkeleri, atlanmaz eşiği ve kırmızı çizgisi olan bir Alperen olarak yaşadı. İmanı kavi, yüreği sevdalı, gönlü dolu bir hayat yaşadı .

12 Eylül darbesinde her ülkücü gibi çok sıkıntı çekti, birçok zulme uğradı ama yılmadı, usanmadı. O yüzlerce öğrenci yetiştirdi, birçok gencimizin Kahramanmaraş’a hizmet için gelmesine vesile oldu. Özellikle Diyarbakır başta olmak üzere, yüzlerce güneydoğulu ülküdaşımız Tosun Hoca sayesinde ilimizde hizmet veriyor.

Birçok sivil toplum kuruluşunda görev aldı, rehberlik yaptı. Birçok hizmete vesile oldu.
Hayatını birleştirdiği müzeyyen hanımla örnek bir aile hayatı yaşadı. İki evladından Ahmet doktor, kızları ise öğretmen olarak vatana hizmet ediyor.

Emekli olur olmaz Müzeyyen hanımla birlikte hac farizasını yerine getirdi. Birçok güzel insan bu kutlu yolculukta yol arkadaşı oldu. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu hacı arkadaşlarındandı. O’nlar birbirlerini o kadar çok severlerdi ki hem hacı arkadaşı, hem ahiret arkadaşı oldular. İnşallah cennette de yoldaş olurlar.

Evindeki odasında o kutsal mekanda ihramla çekilmiş fotoğrafı asılı durur.

Rahmetli Yazıcıoğlu son haccına annesi Fidan teyzeyi götürmüştü. O’nun annesine hizmetini anlatırken gözlerinden yaşlar süzülüyordu yanaklarına.

O’nun için şiirler yazmıştı. Şairdi, eli kalem tutan yazardı.

Hac dönüşü amansız hastalığın pençesine düşmüştü. Çok sürmedi. Ama çok acılar çekti lakin kimselere hissettirmedi. Ziyaretine gelenlere moral verdi, acılarına rağmen yüzünden o güzel tebessüm hiç eksik olmadı.

2010 yılbaşında Hakka yürüdü rahmetli. Yazıcıoğlu ile arasında bir yıl yok.

O güzel bir insandı, güzel yaşadı, güzel gitti. Dualarımız onunla olsun.

Ruhun şad olsun.

Âmin.

ÖKKEŞ ŞENDİLLER
e-mail: [email protected]