Referandumda "hayır" kampanyası yürüteceklerini açıkladıklarında, "MHP bu ayıbın altından kalkamaz" (9 Temmuz 2010) başlıklı bir yazı ile uyarılarda bulunmuştum.

Ancak MHP lider kadrosu girdiği ters yönden dönmek yerine hatada ısrarlı davranmayı tercih etti.

Sonuç ortada, MHP yeniden bıçak sırtında ve barajı aşamama riski güçlü olarak dillendiriliyor.

12 Eylül'ün en büyük mağdurları arasında yer almasına rağmen, MHP referandumda darbe anayasasını savunmakla kalmadı.

Özellikle ters düştüğü iç Anadolu'daki tabanını kucaklamak yerine, köprüleri tamamen atmaya çalıştı.

Referandumda "hayır" demenin hatalı olacağını savunan, milliyetçi muhafazakâr isimler tek tek ihraç edildi.

Kalanlar da aday listelerine alınmadı.

Buna karşılık, Balyoz darbesinden tutuklu sanık Engin Alan ve eski DYP'liler tercih edildi.

"MHP, ulusalcı çizgiye yaklaşıyor" eleştirilerine haklılık kazandıracak bu hamleler, parti içi hoşnutsuzluğu da zirveye taşıdı.

***

MHP'de art arda patlayan kaset skandalları da bu kırılmanın, partinin çizgi dışına çıkarılma gayretinin sonucu gibi duruyor.

Bazı isimlerle ilgili kaset dedikodularının seçimden önce dolaştığı, parti yönetiminin uyarıldığı, buna rağmen aday listelerinde üst sıralara konulduğu iddiaları da bu görüşü güçlendiriyor.

Sonuçta parti yöneticileri hakkında patlayan kaset skandallarının, bir komplo olduğu ve özel hayata müdahale olduğu bir gerçek ama MHP'yi tanzim etme amacı taşıdığı da bir gerçek.

"Siyaseti tanzim" ifadesini ilk olarak hakkında komplo kaseti sızdırıldığında Deniz Baykal söylemişti.

Baykal'a komplonun da parti içinden olduğuna dair sonradan güçlü kanaat oluştu.

Süheyl Batum'un önceki gün sarf ettiği "kaseti önceden biliyorduk" sözü de bunu gösteriyor.

Siyasetin kişilerin "gizli ilişkileri" üzerinden şekillendirilmeye çalışılması son derece sevimsiz.

CHP'ye de MHP'ye de kurulan komploları hoş görmek mümkün değil.

***

Ancak kasetin içeriği bizleri ilgilendirmemekle beraber, devlet yönetimine talip olan insanların bu tür zaaflarının olması da hoş görülemez.

Bu görüntülerin yabancı istihbarat teşkilatlarının eline geçtiğini ya da bu tuzakları onların kurduğunu bir düşünün.

Nasıl milli politika üretecek ve Türkiye'nin çıkarlarını savunacak bu insanlar?

Komplo kasetlere itibar edilmemeli ama siyasiler de özel hayatlarında daha özenli olup bu tuzaklara düşmemeli.




Erhan BAŞYURT
BUGÜN

[email protected]