Sitemiz de arasıra yazılarına yer verdiğimiz Sn.Prof.Dr.Osman Özsoy yerel seçimle ilgili olarak dünkü yazısında 'Cumhuriyet tarihinin en kirli yerel seçim kampanyasına da tanık olabiliriz' diyor. Yazı İstanbul seçimleri ile ilgili olsa da seçim atmosferlerinde benzer durumların yaşanması her yerde oldukça muhtemel. Okuyunca hak vereceksiniz...

Şu ayet de hatırdan çıkarılmamalı.
“Ey iman sahipleri! Özü sözü bozuk birisi size bir haber getirdiğinde, hemen araştırıp inceleyin/delil arayın! Yoksa bilgisizlikle bir topluluğu suçlar da yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz.” (Hucurat, 6)

Prof.Dr.Osman Özsoy'un dün ki yazısı...

Topbaş'ın seçimdeki gizli rakibi kim?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı zorlu bir seçim süreci bekliyor.

Sorun seçimi alamama endişesi değil.
Yapılan araştırmalara ve bu güzel şehrin bir sakini olarak kişisel gözlemlerimize göre İstanbul halkı memnun büyükşehir belediyesinin birçok hizmetinden...
Hele kısa sürede inşa edilen ve İstanbul’un ortasında adeta bir atar ve toplardamar gibi çalışan bir metrobüs olayı var ki, bu araçlara gün içinde adımını atan yüz binlerce yolcudan her biri, yıllarca İstanbul trafiğinde çektiği işkenceden adeta öç alırcasına müthiş bir keyifle seyahat ediyor.
Yüz milyarlarca liralık lüks araçlar yan yolda trafikte beklerken, sanki karayolu ortasından geçen bir trene binmiş gibi E-5’te hızla yol almak vatandaşları inanılmaz onore ediyor. Unutulmamalıdır ki, tüm dünyada büyük kentlerin oy deposu, toplu taşıma araçlarını kullanan seçmen kesimleridir.
Kanal D Ana Haber'de Kılıçdaroğlu'nu konuk eden Birand, sevincini eline yüzüne bulaştırdı.
İşte Prof. Osman Özsoy'un yazısı ile aynı paralelikte gelişen olay...

Öyleyse sorun ne diyebilirsiniz?
Hatırlarsanız Türkiye, geçtiğimiz Eylül ayında 2-3 hafta süren gergin bir tartışmaya şahit olmuştu. Taksim’in göbeğine, Hilton arazisine yapılamayan rezidanslar yüzünden Doğan Grubu sahibi Aydın Doğan ile Başbakan Erdoğan’ın arası açılmış, sert tartışmalar yaşanmıştı. Başbakan Erdoğan’ın ‘olmaz’ demesi üzerine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Aydın Doğan’ın istediği şekilde bir plan tadilatı geçmemişti. Bu nedenle, Aydın Doğan’ın 3-4 milyar dolarlık bir gelirden mahrum olduğu iddia ediliyordu. Doğan Grubu bu hesaplaşmayı büyük ölçüde Deniz Feneri tartışmaları üzerinden yürüttü.
Bu ülkede medya siyaset ilişkilerinin tarihi göstermektedir ki, medya bugünler için vardır. Hatta sırf bu nedenle seçimlere yakın yerel ve ulusal düzeyde yayına başlayan yazılı ve görsel basında bir artış görülür.

Şimdi hesaplaşma vakti geldi.
Doğan Grubu medyası aylar önce üzerlerine gelen Başbakan Erdoğan’ı da, tadilat değişikliğinde inisiyatif kullanmayarak Doğan Grubu’nun istekleri yönünde karar almayan Kadir Topbaş’ı da sarsmak için tam da bugünleri bekliyordu. Bu ülkede asla böyle bir şeyin olmayacağını düşünmek için aklından zoru olmalı insanın ( 2x2= 4) Bu kadar net durum.

Doğan Grubu medyası böylesi bir hesaplaşma için birkaç aydır CHP milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun yıldızını parlatmaya çalışıyordu. Anketler yayınlanıyor ve halkın adayı Kılıçdaroğlu denilerek CHP Genel Merkezi etkilenmeye çalışılıyordu. Kadir Topbaş’la hesaplaşmak, en azından sarsmak için iyi bir isimdi Kılıçdaroğlu. Topbaş’la ilgili bazı dosyalar olduğu iddiasının Kılıçdaroğlu tarafından dillendirilmesi sağlanacak, Doğan Grubu medyası bunlar doğru mu değil mi diye tartışma ve araştırma gereği duymadan direk gazete sayfalarına ve ekranlara taşıyarak “sen misin bizi sarsan” diye bir hesaplaşmanın kapısı açılacaktı.
Nitekim eylül ayındaki tartışmada da öyle oldu. O günlerde Gaziantep ile ilgili yalanlanmış bir iddiayı günlerce gündemde tuttular. Daha sonra özür dilemek zorunda kaldılar ama çamur at izi kalsın anlayışı çoktan devreye girmişti.

Nitekim istediklerini elde ettiler. Kılıçdaroğlu’nun ismi açıklanır açıklanmaz Doğan Grubu medyası harekete geçti. Canlı yayın havası verilerek daha önce banda alınmış Kılıçdaroğlu kasetleri aynı anda muhtelif kanallarda yayına girdi. Anlaşılan o ki hiçbir kanalın izleyicisi bu fırsatı kaçırmasın isteniyordu.

Bir kehanette bulunma iddiasında değiliz. Ama yakın zamanda olacakları şu şekilde sıralayabiliriz

- Doğan Grubu medyası tıpkı Melih Gökçek olayında olduğu gibi Kadir Topbaş’ı da bir ekran düellosunda Kılıçdaroğlu ile tartışmaya zorlayacak. Bu konuda baskı oluşturulacak. Kadir Topbaş uzak durdukça sanki iddialardan kaçıyormuş havası verilecek. Şuraya bir de not düşelim: Kadir Topbaş böyle bir ikili tartışmaya çıkarsa, ekranda galip gelse bile oy oranı en az yüzde 5-10 olumsuz etkilenecek ve zihinler karışacaktır.

- Doğan Medya Grubu kamuoyu oluşturma gücünün etkisini sonuna kadar kullanarak İstanbul’da seçimin at başı gittiği havasını verecek ve hatta bazı anketlerde Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanmak üzere olduğu havası verilerek AK Parti teşkilatları strese sokulacak.

- Eğer bu yöndeki girişimlerinde başarılı oldukları havası oluşursa Başbakan Erdoğan’ı veya Kadir Topbaş’ı o güne kadar gerçekleştiremedikleri beklentileri yönünde anlaşmaya zorlamaları da ihtimal dâhilinde. Çünkü İstanbul’da seçimin at başı gittiği havası Anadolu’daki seçim heyecanını da etkileyecek ve CHP’li adayları ve teşkilatları motive edecek bir nitelik taşıyacaktır.

- Kılıçdaroğlu kampanya boyunca Doğan Grubu medyasının kadrolu konuğu gibi olacak. Her iddiası direk sayfalara ve ekranlara taşınacak. Daha ortada bir şey yokken, şimdiden ‘dosyalarla geliyor’ haberleri patladı bile.

- Topbaş & Kılıçdaroğlu tartışmasının alevlendirilmesi Ergenekon’un gündemden düşürmeye matuf olarak da kullanılmaya çalışılacak. Bu sayede hesap vermek üzere yargıyı ensesinde hisseden medya mensupları ve işe bir yönüyle bulaşmış isimler rahat nefes alma imkânı bulacaklar.

Sözü uzatmaya gerek yok. Bu seçimde Topbaş’ın rakibi Kılıçdaroğlu değil, Kılıçdaroğlu isminin arkasına sığınarak kılıç çekmiş olan Doğan Medya Grubu olacak.

Önümüzdeki 2 ay içinde, Cumhuriyet tarihinin en kirli yerel seçim kampanyasına da tanık olabiliriz. Seçim üzerinden birçok hesaplaşmayı aradan çıkarmak isteyen çevreler de olacaktır.

Sözümüzü, Yaşar Nuri Öztük Hoca’nın mealini yaptığı bir ayetle bitirelim:

“Ey iman sahipleri! Özü sözü bozuk birisi size bir haber getirdiğinde, hemen araştırıp inceleyin/delil arayın! Yoksa bilgisizlikle bir topluluğu suçlar da yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz.” (Hucurat, 6)

Kısacası özellikle bu süreçte her duyduğunuza, gördüğünüze inanmayın. Lütfen alıcılarınızın ayarıyla oynayın ve bilgi kanallarınızı gözden geçirin.

Prof. Dr. Osman ÖZSOY
Haber7
Editör: TE Bilisim