Kahramanmaraş Demokratik Ofis-Sen İl Temsilcisi İdris Uykun: “Toplu sözleşmeyi düzenleyen yasa tasarısı, uluslararası sözleşmelere ve evrensel sendikal hak ve özgürlük normlarına aykırı, kazanılmış haklarımızı da geriye götüren kötü bir tasarıdan öteye geçememiştir.” dedi.


Uykun yaptığı yazılı açıklamada, 12 Eylül 2010 referandumundan sonra 16 ay ötelenen ve Bakanlar Kurulu’nda görüşülmesi yaklaşık üç aydır bekletildikten sonra onaylanarak TBMM Başkanlığına gönderilen 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda yapılan değişiklikleri ve Toplu sözleşmeyi düzenleyen yasa tasarısı Türkiye’de nasıl bir trajikomik demokrasi oyununun sahneye konulduğunu gözler önüne serdiğini belirtti.


Getirilen yasa taslağında yetkili 3 konfederasyonun muhatap alındığı belirten uykun yaptığı yazılı açıklamasına şöyle devam etti:


“Diğer Konfederasyon ve sendikaların yok sayıldığı, grevli toplu sözleşme hakkımızın yasal teminat altına alınmadığı, aksine tarafların belirlenmesi, uyuşmazlık hali, Hakem Kurulunun yetki ve oluşumuna kadar, demokrasi ile hiçbir ilgisi olmayan yasa tasarısının, örgütlenme özgürlüğünün önündeki engelleri de kaldırmadığı anlaşılmaktadır. Böyle bir toplu sözleşme örneği Dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Uluslararası sözleşmelere ve evrensel sendikal hak ve özgürlük normlarına aykırı, kazanılmış haklarımızı da geriye götüren kötü bir tasarıdan öteye geçememiştir. Maalesef iktidarın getirmek istediği bu yasa tasarısına çanak tutanlar, düne kadar gözümüz yollarda kaldı diyerek taslağın yasalaşması için çığırtkanlık yapanlar, adeta kendini 5.grup başkanvekili sananlar bugün ne oldu da yasa tasarısını protesto ediyorlar anlamak mümkün değildir. Bu sendikaların kapalı kapılar ardında diğer sendikalara yüzde 2 -5 gibi kota getirilmesini bu yasa taslağına sokmak için hükümete baskı yaparken demokratikleşmede ne kadar samimi olduklarını ortaya koymaktadırlar. Kendilerinden farklı düşünen sendikaların kapatılmasını dahi hükümetten isteyecek kadar gözleri dönmüş yetkili sendikaların bu ülkede ilk defa 2012 yılına ait toplu görüşmeyi dahi yapamamalarının hesabını vermek durumdadırlar.


Arazide hükümetin sendikasıyız diye insanlara onur kırıcı baskı yapanların elde ettiği güçle hak arama gibi bir dertlerinin olmadığı kendilerine bir istikbal arayışı içine girdikleri açıkça ortaya çıkmıştır. Bir kez daha Türkiye’de demokratikleşmenin sendikalardan başlanması gerektiği anlaşılmıştır. Kurum ve kuruluşlarında çalışan memurların haklarını alamayan yetkili ama etkisiz sendikaların omuzlarında büyük bir vebal vardır. Mevcut İktidarın iradesiyle hareket eden gücünü Hak’tan ve üyelerinden almayan, özgür olmayan, adeta sendikacılığı bir geçim ve ekmek kapısı haline getirenlerin bu ülkede demokratikleşme ve sivilleşme mücadelesi yürütmeleri mümkün değildir. Ayrıca ILO’nun 98 sayılı sözleşmesi ‘hiçbir sendika, işçilerin salt çoğunluğunu temsil etmediğinde hükümetin, tüm sendikaları üyeleri adına müzakere edilebildiği bir toplu sözleşme sistemi kurması’ gerekir demektedir. Şu anda Türkiye’de hiçbir memur konfederasyonu kamu görevlilerinin salt çoğunluğunu temsil etmemektedir. Dolayısıyla tüm konfederasyonların ortak pazarlık yapabileceği bir sistem kurulmak zorundadır.  ILO Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi, sendikaların kendi üyeleri adına toplu sözleşme yapabilmesinin gerekliliğini bildirmektedir. DESK ve Demokratik Ofis-Sen olarak; Uluslararası sendikal hak ve özgürlükler kapsamında grevli toplu sözleşme hakkımızın kesinlikle verilmesi, örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engellerin kaldırılması, her sendikanın kendi üyeleri adına toplu sözleşme yapabilmesi, tüm çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi, gerekliliğini düşünüyoruz. Alt komisyona havale edilen tasarı hakkında yetkili sendikalar gibi bizim de görüşlerimizin dinlenmesini TBMM’den bekliyoruz. Demokratik Sendikalar Konfederasyonu ve Demokratik Ofis-Sen Türkiye’nin Demokratikleşmesi için temsil ettiklerinin haklarının korunması doğrultusunda mücadelesine sonuna kadar devam edecektir. Bağımsız sendikacılığın yegâne temsilcisi olmaya devam edecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.” (Kaynak: Manşet / www.kanal46.com)