Kahramanmaraş'ın Andırın ilçesinin Osmaniye'ye, Türkoğlu ilçesine bağlı Şekeroba beldesinin ise Gaziantep'e bağlanmak isetemelerinin gündeme gelmesinin üzerinden günler geçmesine rağmen şu ana kadar ne iktidar ne de muhalefet cephesinden herhangi bir ses geldi.


Siyasi partilerin yanısıra STÖ'ler olarak bilinen sivil toplum örgütleri de bu konularda her ne hikmetse sessizliğini korurken, bu yönde yaşanabilecek gelişmeler ise büyük bir merakla bekleniyor.


Ortadaki suskunluğa tepki gösteren ve kendisi de aslen Andırınlı olan Yüksel Seyfioğlu, refikimiz Maraş Gündem'deki köşesinde bu durumu 'ti'ye alarak şöyle isyan etti:


Müjde...


Andırın’a, Şekeroba’ya, Elbistan’a, kısacası Kahramanmaraş’tan ayrılmayı
düşünen tüm ilçe ve beldelere müjde!
İçi Kahramanmaraş nefretiyle dolu olduğu halde zorla Kahramanmaraş’a bağlanan ve
Kahramanmaraş yüzünden bir türlü gelişemeyen tüm ilçeler, 2023’ten sonra herkes
istediğini elde edecek, özgürce istediği vilayete bağlanacak.
Şaka yapmıyorum, evet 2023’ten sonra bu dediğim olacak.
Andırın Osmaniye’ye, Şekeroba Nurdağı’na bağlanacak; yıllardır il olma
hasretiyle yanıp tutuşan Elbistan il olacak, hatta Göksun ve Pazarcık gibi,
komşu illere kuyruk sallayan başka ilçeler varsa onlar da dileklerine
kavuşacaklar, arzu ettikleri bir vilayete bağlanacaklar. Böylece
Kahramanmaraş’ın boyunduruğundan kurtulacaklar, hızla gelişmeye başlayacaklar.
Bu durumda, Türkoğlu’ndan başka ilçesi kalmayacak olan Kahramanmaraş’a
Ankara’daki hükümet çok acıdığı için bazı merkez köyler ilçe yapılacak. Bunlar
da muhtemelen Ilıca, Döngele, Fatmalı, Tekir ve Baydemirli olacak.
2023’ten sonra olacaklar sadece bununla sınırlı değil, Kahramanmaraş’a karşı
nefret duygularıyla dolu zevatı sevindirecek, hayal bile edilemeyecek başka da
güzel gelişmeler olacak.
2023’ten sonra Kahramanmaraş’tan ayrılan tüm ilçeler (özellikle Osmaniye’ye
bağlanan Andırın) öylesine bir hızla gelişecek ki, çok geçmeden bir yıl sonra
Türkiye’nin en gelişmiş ilçeleri sıralamasında en ön sırada bunlar yer
alacaklar. Bu ilçelerin geçmişte Kahramanmaraş yüzünden geri kaldığı iyice
anlaşılınca hiç bir Kahramanmaraş’lı utancından sokağa çıkamaz hale gelecek.
Bunun üzerine Kahramanmaraş’ın dondurması, tarhanası, kelle paçası, kırmızı
biberi, tekstili de tartışma konusu yapılacak; devlet kararıyla dondurma ve paça
Gaziantep’e, tarhana Osmaniye’ye, kırmızı biber Urfa’ya verilecek, tekstil
Kayseri ile G.Antep arasında paylaştırılacak. Herkes işsiz kalmasın diye
Kahramanmaraş’a bir tek bakır işlemeciliği sanatı bırakılacak.
Hatta daha ileri gidilecek, Kahramanmaraş’ın yetiştirdiği Karacaoğlan, Necip
Fazıl, Erdem Bayazıt, Abdurrahim Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Nuri
Pakdil, Aşık Mahsuni, Ahmet Taşgetiren ve Vasfi Taşyürek gibi Türkiye çapında
ünlü büyük yazar ve şairlerinde aslında İstanbul’da yetiştikleri ileri sürülecek
ve Kahramanmaraş’la olan tüm bağlantıları silinecektir.
Bitmedi, Kahramanmaraş’ın Kurtuluş Mücadelesini de aslında haketmeden ve şike
ile kazandığı kanaatine varılacak, şehre verilen İstiklal Madalyası geri
alınacaktır. Mücadelenin yapıldığı yer olan Kahramanmaraş Kalesi ve Ulu Cami ise
Madalyası olmayan ancak parası bol başka bir kente ihale ile satılacaktır.
Ceyhan Nehri bir kanal ile Gaziantep’e oradan da Hatay’a taşınacak, artık
Kahramanmaraş’ın malı olmaktan ve ilkellikten o zavallı nehir de
kurtarılacaktır. Türkiye’nin en çok enerji üreten kenti olan Kahramanmaraş,
Ceyhan Nehri ve Afşin Linyitleri elinden alınınca birden bire elektriksiz
kalacak, enerjide komşu illere, hatta ilçelere muhtaç duruma düşecektir.
Bunun üzerine Kahramanmaraş kentinin en önemli övünç kaynaklarından olan
sanayiciler de üretimlerini durdurarak fabrikalarını başka illere taşıyacaklar,
Kahramanmaraş tıpkı Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllardaki gibi 30 Bin nüfuslu,
sadece tarım ve el sanatları yapılan basit bir Anadolu Kasabası haline
gelecektir.
Kahramanmaraş’ın bu ‘’müspet’’ gerilemesi, başta şehrin gelişmesini ve
büyümesini zaten istemeyen ve Türkiye’de kim iktidar olursa olsun
Kahramanmaraş’ta iktidarı kimselere kaptırmayan Sosyalist Müslüman dediğimiz
Milli Görüşcüleri çok memnun edecektir. Bu durumu çeteleri toplayarak bir
Kurtuluş Günü edasıyla kutlayacaklar, keşke rahmetli hocamız yaşıyor olsaydı da
Kahramanmaraş’ımızın özüne döndüğü bu günleri o da görebilseydi diye içlerinden
geçireceklerdir.
Kahramanmaraş halkı o kadar harap ve bitap düşürülecek ki, Sütçü İmam’ın aslında
Maraş’lı değil Antep’li olduğu söylendiğinde, halk itiraz edecek gücü kendinde
bulamayacak ve Kahramanmaraş’ın elinde kalan son varlığı olan Sütçü İmam bir
günde Gaziantep’li yapılacak, böylece Sütçü İmam’ı kuruş harcamadan bedavaya
getiren Antep’liler onun heykellerini görmemişin çocuğu olmuş misali görgüsüzce
şehrin her yerine dikecek ve bu işten Milyarlarca Dolar turizm geliri elde
edecektir.
Geceleri Kahramanmaraş üzerinde gezinti yapan Dulkadiroğlu Soylularının ruhları
şehri bu halde görünce dayanamayıp, ‘’Eniştemizin soyu olan Osmanlıya
yenildiğimizde bile bu kadar harap bir duruma düşmemiştik, artık mezarlarımızın
burda bulunmasına gerek yok, bizleri İstanbul’a, Padişahların (eniştelerimizin)
yanına nakledin’’ diyecekler, onlar bile Kahramanmaraş’ı anında satacaklardır.
Kurtuluş savaşında Leş Kargası Fransız askerleriyle işbirliği yaparak Maraş’ı
almaya çalıştıkları için şehirden kovulan hain Ermeniler bile aslında
Müslüman-Türk şehrinin düştüğü bu duruma çok sevinmelerine rağmen Maraş’a geri
dönmeyi istemeyecekler, ‘’tüm ilçelerini, ekonomik gücünü, değerini, her şeyini
kaybetmiş bir Maraş ne işimize yarar ki’’ diyeceklerdir.
Ve daha neler, neler olacak...
Malum son haftaların gözde konusu olan Andırın’ın Osmaniye’ye, Şekeroba’nın ise
Nurdağı’na bağlanma taleplerine Kahramanmaraş Siyasetinden hala bir cevap gelmiş
değil. Kızgınlığım öyle boyutlara ulaştı ki, şu anda ne yazmam gerektiğini bile
tasavvur edemeyecek durumda hissediyorum kendimi.
Osmaniye gibi sıradan bir vilayet, kendisine 50 kilometre, bağlı olduğu
Gaziantep’e ise 80 km.mesafedeki Nurdağı İlçesini Gaziantep’ten isteme
cesaretini gösteremez iken; nasıl olup da kendisine 95 kilometre, bağlı olduğu
Kahramanmaraş’a ise 75 km.mesafedeki Andırın İlçesini Kahramanmaraş’tan
isteyebilmektedir? Bu ne yaman çelişki, bu ne haddini bilmezliktir böyle? 
Sizlerin de anlayacağı üzere, kızgınlığım aslında ayrılık taleplerini dile
getirenlerden daha çok bu taleplere seyirci kalıp, cevapsız bırakanlara.
Sinirlerimi biraz yatıştırmak amacıyla oturdum, hayal gücümü de zorlayarak,
acaba bu saçmalıklar gitse gitse daha nereye kadar gider diye düşünmeye
başladım, zaman tünelinde çok lüzumsuz bir yolculuk yaptım ve
Kahramanmaraş’lılar olarak hepimizi kahreden yukarıdaki felaket senaryolarına
ulaştım.
Ayrılma taleplerinin birinci derece muhatabı oldukları halde, Ak Parti
Kahramanmaraş İl Başkanı, Ak Parti Kahramanmaraş Milletvekilleri, Ak Partili
Kahramanmaraş Belediye Başkanı, Ak Partili Andırın Belediye Başkanı hala susma
yolunu seçiyorlar. Bravo diyorum onlara, Türkiye’de geçerli siyasetin gereğini
çok iyi yapıyorlar. Öbür türlüsü benim için sürpriz olurdu zaten...
Susuyorlar dedik ama sakın kimse onları konuya ilgisiz filan sanmasın. Çok büyük
ihtimalle Sayın Başbakan’dan bir toplu randevu alıp, onun göstereceği istikamete
göre her biri bu konuyla ilgili çeşitli beyanatlarda bulunacaklardır elbet.
Çok muhtemelen de Sayın Başbakan ‘’Ben yarı Kahramanmaraş’lı sayılırım, ben
burdayken kimse böyle ahlaksız tekliflerle bana gelmesin, ayrılıkçıların
hepsinin kulağını çekin’’ diyecektir. Başbakan’dan bu cesareti alan tüm
milletvekilleri, belediye başkanları ve il başkanı hemen ayrılıkçıların üzerine
yürüyecek, onları anasından doğduğuna pişman edeceklerdir.
Pek ihtimal vermiyorum ama hasbelkader sayın Başbakan yanlışlıkla da olsa
‘’Andırın ve Şekeroba’yı isteyen vilayetlere verin, gitsin’’ derse çok
muhtemelen Ak Parti Kahramanmaraş İl Başkanı Erkoç milletvekillerini de yanına
alarak bir basın açıklaması yapacak; bizlere Andırın’ın Osmaniye’ye,
Şekeroba’nın ise Nurdağı’na bağlanmasının ‘’faziletlerini’’ ve Kahramanmaraş
ekonomisine sağlayacağı ‘’müthiş faydaları’’ detaylarıyla anlatacaktır, şüpheniz
olmasın. Tek temennimiz Başbakan’ın böyle bir hatayı yapmaması.
Allah Sayın Başbakan’ı başımızdan eksik etmesin, her zaman Kahramanmaraş’ın
yanında olmuş, Kahramanmaraş siyasetinin eksikliğini hep doldurmuştur. Peki ama
Sayın Başbakan’dan sonra Kahramanmaraş’ın durumu ne olacaktır?
Yapılan siyasi hesaplara göre, Ak Parti iktidarda kalmaya devam etse bile Recep
Tayyip Erdoğan’ın en fazla 2023 yılına kadar Cumhurbaşkanı veya Başbakan olarak
yönetimde olacağı tahmin ediliyor. Büyük süprizler olmazsa bu tahmin bana da
tutarlı gibi geliyor.
Ve düşünmeden edemiyorum, Sayın Başbakan’dan habersiz tuvalete bile gitmeye
korkan, ona sormadan en basit meselelerde bile görüş beyan etmekten kaçınan,
kendi başına politika üretemeyen Kahramanmaraş Siyaseti, Erdoğan’ın olmayacağı
2023 sonrasında ne yapacaktır?
Çok muhtemelen Kahramanmaraş olarak 2023’e kadar bugünkülerden daha çaplı
siyasetçiler de yetiştiremeyeceğiz. Tayyip Erdoğan da olmayacağına göre, o halde
2023 sonrası bir Kahramanmaraş’lı olarak bana kabus gibi görünüyor. Size?
Şimdi buradan tekrar soruyorum:
Kahramanmaraş sevdalısı Tayyip Erdoğan iktidarda ve son derece güçlü iken
Kahramanmaraş’tan ilçe ve belde isteme cesaretini bulabilen ahlaksızlar acaba
Tayyip Erdoğan’dan sonra Kahramanmaraş’tan daha neler neler isteyeceklerdir?
Hayal gücünüzü zorlayın bakalım biraz...
Aynı şekilde, Tayyip Erdoğan’ın Kahramanmaraş’a sınırsız desteğine rağmen
Kahramanmaraş’tan ilçe ve belde isteyenlere herhangi bir cevap veremeyen
Kahramanmaraş Siyaseti acaba Tayyip Erdoğan yokken bunlara bir cevap verebilecek
midir?
Her iki sorunun da cevabı çok net değil mi? İster misiniz tamamen hayal mahsulü
gibi görünen yukarıdaki saçma sapan felaket senaryolarım 2023 sonrasında kısmen
de olsa gerçeğe dönüşsün?
Allah korusun, Allah yazdıysa bozsun diyorum ama hemen ondan önce, Allah
Kahramanmaraş’a layık siyasetçiler versin, Allah rızası için herkes aklını
başına alsın, siyaseti beceremeyenler ticarethanesine geri dönsün diyorum, başka
da birşey demiyorum.
Esen kalın. (Yüksel SEYFİOĞLU / Politik Analiz)