Kahramanmaraş-Göksun karayolu, nihayet bitti diyebiliriz.
Fikir babasından, proje önerisinden, yapımına kadar emeği geçen herkesten Allah razı olsun.
Yolun önemini anlatmaya gerek yok, Avrupa da bile olmayan bir yol, bu kentin, bu ülke insanının hizmetine sunuldu.
Ulaştırma bakanlığı kesenin ağzını açtı, yüklenici firma ise sorumluluğunu bilerek hiçbir fedakarlıktan kaçmadı. Üzerine düşeni fazlasıyla yaptı.
Gelelim isimlere;
11 tünelimize 11 edebiyat adamımızın ismi verildi. Edebiyat adamlarımızın ismi verilirken, zannedersem alfabetik sıraya göre değil, memleketlerine yakınlığıyla verilmiş bir tablo çıktı ortaya.
Kahramanmaraş’tan girişimizde bizi Üstad Necip Fazıl Kısakürek karşılıyor, sonlara doğru ise kuzeydeki gönül adamlarımız ve Aşık Mahsuni Şerif uğurluyor.
İlimizin dünya edebiyat şehirlerinden biri olması adına yapılan bu girişim yerindedir. İsminin de edebiyat yolu olması, Kahramanmaraş’ın “edebiyatın başkenti’ ünvanını bir kez daha tescillemiştir.
Buraya kadar sorun yok;
Bilindiği üzere, Kahramanmaraş’ta uzun yıllardır Karayolu Bölge Şefliği ve şeflikte kontrol denetmeni olarak görev yapan Rahmetli Ahmet Eskalen’in ismi Göksun tünellerinde yaşatılıyordu.
Yolun bir an önce bitmesi ve standardının uygun bir şekilde yükselmesi için mesaisinin dışında da gününün büyük bir bölümünü Göksun yolunda geçiriyordu.
Sonuçta uzmanlık alanı olduğu yolda, birçok projenin de isim babalarından olmuştur. Bunu yakinen bildiğim için gönül rahatlığıyla yazabiliyorum.
Siyasilerimiz, gelen projenin bakanlıkça onaylanmasını sağlar, sahadaki uzman ise o projenin en iyi şekilde nasıl yapılması gerektiğini belirtir. İşte Eskalen gizli kahramanlardan biriydi.
06.09.2016 tarihinde, evinde kalp krizi sonucu vefat etti.
Rahmetli Eskalen’in ismi Göksun tünellerine verilerek bir nevi vefa borcu ödenmiş oldu.
Son minvalde ise Eskalen’in ismini taşıyan tünellere, edebiyat adamlarımızın isimleri verildi.
Konu edebiyat ve Kahramanmaraş olunca bu konu tepki çekmedi.
Rahmetli Eskalen’in Göksun yolunun standardının yükselmesinde ve bu hale gelmesinde, siyasilerimiz kadar emeği olduğuna inanıyorum.
Naçizane önerim;
Ahmet Eskalen bir edebiyat adamı değil ama bir gönül adamıydı. Mesai kavramı gözetmeden bu insanın hizmetine sunulan söz konusu yolun iyileştirilmesinde varını yoğunu ortaya koydu.
Tünellerdeki ismini kaldırsak da, bir viyadüğe ismini ekleyebilirdik. Tünellerde 2 yıllık yazarlık yapıp bırakan ve ilk defa burada duyduğum Ali Kutlay’ın ismi tünellerde yaşatılıyorsa, Ahmet Eskalen’in isminin de en az bir viyadükte yaşatılması gerektiğini düşünüyorum.
Naçizane fikrim bu; Sayın Eskalen bugün hayatta değil, ailesi ve çocukları ise bu duruma ne diyecek merak içerisindeyim.