Ergenekon soruşturmasında gerek Emniyet'te gerek savcılık aşamasında ilginç konular gündeme geldi. 1990'lı yıllarda Güneydoğu'da faili meçhuller, JİTEM'in yapılanması ve zanlıların Harp Okulu öğrencileriyle ilişkisi araştırıldı.

Osman Gürbüz'e: Veli Küçük dönemindeki kritik isimlerle bağlantın var mı?

Kemal Aydın'a: İki subayla ilişkilerinİZ nedir?

'Esas devlet'le neyi kastettin?

Neriman Aydın'a: Harp Okulu öğrencileriyle kurduğun ilişkiyi açıkla?

Ergenekon soruşturması dosyasında yer alan ve bugüne kadar kamuoyuna yansımayan bazı ilginç olay ve ilişkiler gün ışığına çıkmaya başladı. Polis ve savcılık aşamasında zanlılardan bazılarına, Güneydoğu'da 1990'lı yıllarda işlendiği belirtilen cinayetleri aydınlatmaya yönelik sorular yöneltildiği öğrenildi. Vatan'ın haberine göre zanlılardan bazılarına, TSK mensubu kişilerle irtibatları, Harp Okulu öğrencileriyle ilişkileri, emekli askerlerin kurduğu şirketlerin faaliyetleri de soruldu. İşte soruşturma kapsamında aydınlatılmaya çalışan bazı iddialar:

Faili meçhuller

Soruşturmanın en hassas bölümünü oluşturuyor. Bu yöndeki soruların muhatabı Osman Gürbüz oldu. 14 ayrı sabıkası olan ve Susurluk dosyasında da adı geçen Gürbüz'e; Ergenekon'dan tutuklanan Jandarma İstihbaratı'nın (JİTEM) kurucusu emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün görev dönemindeki bazı kritik isimlerle ilişkili olup olmadığı soruldu. 1990'lı yılların başında Güneydoğu'da gerçekleştirilen bazı öldürme ve sabotaj eylemlerinin faillerini ortaya çıkarmaya yönelik sorular ilginçti.

Örneğin “Celil” isimli üst rütbeli bir subayla bağlantıları olup olmadığı araştırıldı. (Celil kod adlı subayın ismi ilk olarak, Susurluk sonrası ortaya atıldı. PKK itirafçısı İbrahim Babat, 17 yıl ceza alınca Başbakanlık Müfettişi Kutlu Savaş'a “Celil kod adlı subay bombalama ve suikasta karıştı” demişti. Bu ifade susurluk raporuna da girdi.) Gürbüz'e MİT'te görev alan bazı isimler, İstanbul'daki bazı çete mensuplarıyla ilgili de sorular sorulduğu öğrenildi.

Harbiyelilerle ilişki

Soruşturma sırasında, telefon dinlemelerinde tespit edilen bazı bağlantılar da çözülmeye çalışıldı. Kızılay eski başmüfettişi Kemal Aydın'a iki rütbeli subayla bağlantısı soruldu. Bazı Harp Okulu öğrencileriyle “gizli görüşmeler” yaptığı iddialarını Aydın'ın reddettiği öğrenildi. Aydın'ın telefonda sürekli tekrar ettiği “esas devlet” sözüne de şöyle açıklık getirdiği kaydedildi:

“Bu sözle Genelkurmay'ı kastetim. Telefonda şifreli olarak böyle derim...”
Kemal Aydın'ın kardeşi Neriman Aydın da sorgusunda Harbiyeli öğrencilerle ilgili soruya, “İnsani dürtülerle Harp Okulu öğrencileriyle mezuniyet sonrası da ilgilenirim” diye yanıt verdiği idida edildi.

Toplumsal Dönüşüm Yayınevi'nin sahibi Durmuş Ali Özoğlu da Ankara'ya gittiğinde Aydın kardeşlerin evinde Harp Okulu ögrencileri ve yeni mezunlarıyla biraraya geldiğini açıkladı. Özoğlu'nun avukatı Milli Demokrat Halkın Partisi Genel Başkanı Avukat Yusuf Erikel “Müvekkilimin yayınevi Genelkurmay'ın onayını almış bir kuruluştur” ifadesini kullandı.

(Yayınevinin kitapları arasında Ergenekon'dan tutuklu Ergun Poyraz ile suikast kurbanı Necip Hablemitoğlu ve Ergenekon'dan serbest bırakılan Erol Mütercimler'in eserleri de bulunuyor.)

ADD'nin faaliyetleri

Soruşturmada ele geçirilen bazı belgelerde, “Atatürkçü Düşünce Derneği'nin uluslararası istihbarat örgütleriyle ilişkileri” başlığı taşıdığı da ileri sürüldü. Bu konudaki sorunun muhatabı Emekli Tümamiral İlker Güven oldu. Güven Paşa, telefon kayıtlarında yer alan bazı para transferleriyle ilgili sorulara da “Benim kara para ile işim olamaz. Bu suçlamayı sindiremiyorum” dediği öğrenildi.