Her seçimin, her siyasi yarışın başat sloganı vardır.. Onlarca sloganla yola çıkılır, ama biri başattır..

Dominanttır..

2007 seçimlerinin başatı, Müslüman Cumhurbaşkanıydı.. Müslüman Cumhurbaşkanı seçtirmediler sözüydü..

2010 referandumunun sloganı, 12 Eylül’den hesap soracağız oldu.. Tuttu mu?

Tuttu galiba..

12 Eylül’den hesap sorulamayacak bile olsa, hukuken mümkün olmasa bile, ana amaç bu olmasa bile, tuttu..

* * *

Referandumdan sonra yapılacak genel seçimin sloganı ne olacak?

O günler ne gösterir bilinmez, ama Başbakan açısından biri belli..

Başbakan son kez oy isteyecek!..

Meydanlara çıkıp son kez diyecek.. Seçimin başat sloganı yapacak.. Demirel’in ödünç oyu gibi Erdoğan da son kez oy isteyecek..

Hadi son kez verelim diyecekleri hedef alacak.

* * *

Sonra ne yapacak derseniz..

Genel seçimden memnun kalırsa, 2012 Cumhurbaşkanı seçimine girecek.. Yaşı genç.. Kimse, köşesine çekilmesini, pasif siyasete geçmesini beklemiyor..

Galiba şöyle olacak..

2011’de son kez diye oy isteyen Erdoğan, 2012’de ilk kez diye oy isteyecek..

En azından hazırlık bu yönde...

Başbakan son kez, son kez diyerek şimdiden hazırlık yapıyor, kulakları alıştırmaya çalışıyor..

Son kez!..

Meğer Erdoğan da mecburen evetçiymiş..

Referanduma giderken kaça bölündük bir göz atalım..

Hayırcılar: Anayasa değişikliğinin asıl amacının yargıyı ele geçirmek olduğunu savunuyorlar..

AKP’nin kendi yargısını yaratmayı hedeflediğini iddia ediyorlar ..Birtakım bonus maddeleriyle insanların kandırıldığını düşünüyorlar.

Evetçiler: Anayasa değişikliği ile demokratikleşmenin bir adım daha ileri gideceğini, ülkeye tam demokrasi geleceğini savunuyorlar.. Onlara göre 13 Eylül’de bambaşka bir Türkiye olacak..

Kürt boykotçular: Yüzde 10’luk seçim barajı aşağıya indirilmediği için referandumu boykot edeceklerini açıkladılar.. Onlara göre demokratikleşmenin yolu seçim barajından geçiyor..

Partilerinin önünü açmak istiyorlar.. Meclis’e dolambaçlı yoldan vekil yollamaktan sıkıldılar..

Türk Boykotçular: Evet dedikleri maddeler de var, hayır dedikleri de.. Paketin tümünün önlerine konulmasına, Anayasa değişikliğinin dayatma usulüyle yapılmasına karşılar.. Ne haliniz varsa görün tavrındalar..

Mecburi evetçiler: Yetmez ama evet sloganıyla ortaya çıktılar.. Değişiklikleri az bulanlar, birçoğunu kıyasıya eleştirenler, aslında yapılması gerekenlerin yapılmadığını söyleyenler, 12 Eylül damgasının silinmediğini her fırsatta tekrarlayanlar bu gruba giriyor..

Hayırcılardan farkları şu; her şeye rağmen bir adım atıldı.. Bir adım, bir adımdır.. Hayır dememek için evet..

* * *

Son gruba girenlerin sayısı kabarık..

Evetçilerden daha fazla!..

Dün gördük ki meğer Başbakan bile bu gruptanmış.. O da Anayasa değişikliklerini yetersiz buluyor.. Eksik buluyor..

Yani yeterli değil, ama evet diyor!..

Yalnız..

Başbakan’ın durumu başka.. İstese bir yığın maddeyi değiştirir, referandum kapsamına sokardı..
Meclis’te bunu yapacak gücü vardı..

Sorumsuz Cumhurbaşkanı’nın vesayetini frenler, YÖK’ü ortadan kaldırırdı..

Yapmadı..

Bu sebeple Başbakan’ın yetersiz, ama evet yaklaşımı yetersiz..

Eskiden, şimdi..

Eskiden.. Dileyim ki, dönemin Cumhurbaşkanı bir yasayı geri çevirdi, yetki alanına giren bir konuya müdahale etti.. Diretti..

Bugün ne diyorlar?

Vesayet sistemi..

Bugün.. Diyelim ki, Cumhurbaşkanı bir konuya müdahale etti, diretti; isteğini kabul ettirdi..
Şimdi ne diyorlar?

Ağırlığını koydu.. Onay makamı olmadığını gösterdi.. Teamüllere boyun eğmedi..

Demokrasinin yerleşmesi..


Mehmet Tezkan
Aslında NE OLDU?
[email protected]
MİLLİYET