Sayın baş yürüyüşçü yürüdüğü yolları açıklasa artık. Bu millet için hangi fedakârlıkları, hangi çileleri, hangi zorlukları, hangi ezaları ve zulümleri göğüslemiş bir açıklasa artık.

Okuluna mı gidememiş? İşgal edilen sınıflara mı girememiş? Hangi arkadaşı kucağında şehit düşmüş? Hangi dostu cezaevine atılıp senelerce suçsuz yere çile çekmiş? Hangi komşu çocuğu emniyete gözaltına alınıp, sonra kendini pencereden attı (!) diye cesedini karakoldan teslim almış?

Orucunu açmaya evine gider iken; camiden teraviden çıkarken hangi sınıf arkadaşı hunharca katledilmiş? Hangi tanıdığının annesi babası cezaevinde yatan evlatlarını görmek için gittiğinde gardiyanlarca haksız yere coplanıp hastanelik edilmiş?

HANGİ GÖNÜLDAŞI İFTİRA VE DÜZMECE DELİLLER İLE İDAM EDİLMİŞ?

Yok yere yaralanmış mı? Hücrelerde işkence görüp ALLAH’a (C.C.) sığınmış mı? Uzuvlarından elektrik verilip, Filistin askısına asılıp, koltuk altı kasları yırtılıp sakat kalmış mı?

İşlemediği bir suçtan dolayı kaç sene hapis yatmış? Sonra da beraat etmiş?

Sayın baş yürüyüşçü bir yolda yürümüş, amma düz, dikensiz, çilesiz, iftirasız, beleş ve bedava bir yolda sallana sallana yürümüş. Geçliğinde spor yaparak koşmuş meşin yuvarlağın ardından, arkadaşlarının aldığı kramponlarla.

Sonra mizacına uygun kolaycılık ve teslimiyet merkezli bir gençlik teşkilatında görev almış, kendini saklamış bu şekilde ve yürümüş sallana sallana. Okuduğu üniversitede bütün mukaddesatlara ve milli değerlere küfür edilirken duymazlıktan gelmiş, küfür eden yoldaşlarla yürümüş sallana sallana girmiş kol kola kampusa.

Sonra ilçe ve il başkanlıkları makamına sallana sallana oturmuş. Bir ara milletvekilliği yolunda koşmuş ama ne hikmet ise seçilememiş (?) Sonra geri dönmüş sallana sallana Belediye Başkanlığı yolunda bulmuş yürür iken kendini oturuvermiş sevinçle yayıla yayıla.

Bu arada fotoğraflar çektirmiş acayip mi acayip. Afgan mücahitlerinin düşmanı fars ırkçısı hain maddiyatçı Gülbettin Hikmetyar’ın dizinin dibinde oturmuş şevk ve heyecan ile. Başkanlığı döneminde olmayan ağaçlar dikilmiş şehrin her yanına, olmayan biletler basılmış satılmış insanlara, yeşil alanlar imara açılmış en yakın dostları faydalansın diye, insanlar bağış yapmak için koşmuşlar yanına, kabul etmiş o da bu gönüllü (!) bağışları.

Maksat geleceğin baş yürüyüşçüsünü ve sermaye alt yapısını hazırlamak. Ne ulvi bir gaye (!) Sonra deniz aşırı ülke ile görüşmeleri sıklaştırmış, kendi gibi düşünen dostları ile fikirler edinmiş bu ülkede. İlk işleri kendilerini yetiştiren hocanın altını oymakla başlamışlar. Daha sonra demişler ki kendine bu millet mağduru sever hemen yanında yer alır, patlat şu şiiri gerisine karışma sen. “Süngüler, kışlalar, erler, erenler” derken düzmece bir mizansen ve tutuklama girmiş ceza evine yatmış “DÖRT AY” gelişler, gidişler, ekipler, organizasyonlar, yetmiş bu aylar içerisinde planlanıp uygulanmasına senaryonun.

Önce hocadan ayrılıp yeni bir yol tutturmuşlar.

Eski gömlekleri kirliye koyup, ak olan yeni gömlekleri (!) giymişler yenlerine.

Kâh çıkmışlar yurt dışına seyir etmişler dünyayı,
Kâh inmişler aşağıya seyir etmiş dünya kendilerini
Sonra bir olmuşlar dünya ile

Medeniyetleri buluşturmuşlar (!) dinler arası diyaloglar kurmuşlar (!)
B.O.P başına oturmuş Eş Başkan olarak sonra yürürmüş sallana sallana
Düğünler yapmış İtalyan, yunan vs. dostlarıyla görkemli mi görkemli
Gemicikler almış evladı-iyaline.

Yeniden yürürmüş bu yollarda sallana sallana
Satmış ülkenin bütün birikimlerini dostlarına
Satmış ülkenin bütün geleceğini diyalogculara
Satmış milli menfaatleri gayri milli insanlara

Yürümüş sonra sallana sallana,
Fenerin ışığında uzaklaşmış, uzaklaşmış,
Sessizce kaybolup gitmiş sallana sallana…

AHMET FATİH SAYIN

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

SENİN İÇİN

Gönlümdeki acının, sensin ilacı,
Kulluğumu bildim kapına geldim.
Kalbimi yakar bilmemek çok acı,
Yolunda kendimi bulmaya geldim.


Öksüz kaldım kaybettim neşemi,
Bedenim mani, seni ruhumla sevdim.
Sararken gönlümü sonsuzluk tacı,
Kalben temizlendim huzura geldim.

Âşık oldum çekerim her türlü cefayı,
Doğru sözü söylemeyi öğrenmeye geldim.
Ağlarım, inlerim, yaparım feryad-ı figanı,
Beni ağlatana incitene yalvarmaya geldim.


Merhamet dilenir yalvararak çok kişi,
Ben senden sevdanı dilenmeye geldim.
Her isteyene ver öbür tarafı,
Ben senin cemalini görmeye geldim.

Dostların en güzel anlatır seni,
Onlardan seni dinlemeye geldim.
Rızanı kazanmaktır gönlümün emeli,
Bu canı yolunda vermeye geldim…


DÜN GECE SABAHA KARŞI


Delendim yine coştu gönlüm, gece basarken üstüme.
Fırtınalar esti beynimde düşüncelerle oynadım.
Fark ettim hiçliğimi kendi aczimde,
İnsan olduğumu sandım, gururumla oynadım

Karanlığa daldım binerek nefsimin üstüne,
Çıkmaza düşürdü beni kibrimle oynadım.
Falan filan ne söyler? Yok oldum nefsimde,
Boşuna kalmışım geride, geçmişimle dünümle oynadım.


Hapsettim dilimi içimden söyledim kendi kendime.
Sahipsiz mi sandım bu meydanı? Bilmeden boş oynadım.
Sevda meydanıdır bu bilmez misin sahibi şah-ı merdanı?
Bir yolunu aradım girmeye, yollarla oynadım.

Yoruldum ve duruldum gün ağarırken üstüme,
Kelimeleri üst üste koydum sözlerle oynadım.
Aynada aksine baktım, acıdım aciz bedenime,
Aşkımı bilen ama belli etmeyen gönlümle oynadım.


AHMET FATİH SAYIN

(GSM: 0. 532. 591 36 09)