Kahramanmaraş"taki dostlarıma hep soruyorum,

“Ne var, ne yok?” diye..

“Bıraktığın gibi duruyor” derler nedense..

Onlar da biliyor, her şeyin “bıraktığım gibi” olmadığını..

Hayatın her gününün farklı bir ortamla buluşturduğunu Kahramanmaraşlıları..

Nedense suskun kalırlar..

Kendi sorunlarını, “Allah"a emanet” bırakırlar

Çözülmesi için..

İnsan unsurunun ne denli önemli olduğunu iyi bilir, ancak “takdir-i ilahi”den medet umarlar genellikle..

Sora sora, kente toplumun nabzını yoklamaya çalıştık..

Sıcak havada, bağı olan bağda,

Yaylada yeri olan yaylada ama..

Kentte kalanların derdi vardı..

“20 yıldır Maraş"ta Ağustos ayında bir hareketlilik yaşardık..

Fuar"ımız vardı..

Öyle pek ahım-şahım olmasa da..

Ağustos sıcağında her yaştan, her meslekten kişiyi buluşturan bir fuardı..”

Sözleri biraz özetlese de konunun ilginç bir yanı vardı..

Yaz-kış evinden dışarı çıkmayan yaşlı ninelerimiz, dedelerimiz için bir “bahane” idi Maraş Fuarı..

İnsanları kaynaştıran, buluşturan, “şahane” bir ortamı vardı..

Durdu Dede"nin elinde bastonu, çocukları ve torunları ile nefes aldığı ortamdı..

Ayşe Nine"nin evde ne varsa bulup buluşturduğu, yapıp yakıştırdığı azıklarla aç kalınmayacak bir pikniğin havası vardı...

Asırlık dede geleneğini sürdürmeye çalışan Demirci Mehmet Usta"nın el emeğini, göz nurunu gösterme fırsatı bulduğu bir buluşma idi Maraş Fuarı..

Bakırcısından, kuyumcusuna kadar her mesleğe ayrılan reyonlarda mutlu bir telaş yaşanırdı..

Amaç para kazanmaktan öte, mesleğin heyecanını paylaşmaktı..

Dondurmacılar bir başka heyecanla kurarlardı tezgahlarını..

Tarhanacıların, bibercilerin yıl içinde yüreklerinde sakladıkları sorunları ortaya dökecekleri güzel bir randevu yeri ile Maraş Fuarı..

Bu yıl Ağustos ayını iple çekmişti, binlerce, onbinlerce Maraşlı..

Belediye Başkanı Poyraz"ın geçen yıl başlattığı Fuar alanındaki düzenlemelerle çok daha renkli günler yaşamayı hayalliyorlardı..

Kimbilir belki Antep"ten, Adana"dan, Kayseri"den gelecek yeni katılımcılarla Maraş Fuarı daha da renklenecekti..

Hem dinlenecekler, hem eğlenecekler, hem de “ufak-tefek” de olsa atalarından bugüne gelmiş mesleklerin yaşatılmasını izleyeceklerdi..

Olmamış.. Olamamış...

Bu Ağustos sıcağında, bağı, bahçesi, yaylası olmayan Maraşlıların boynu bükük kalmış..

Belediye Başkanlığı koltuğunda oturan ve bizzat tanık olduğum kadarıyla “Maraş Fuarı” için gönlünden çok şeyler geçen Başkan Mustafa Poyraz"ı telefonla arayıp, hem sohbet etmek, hem de bu konuyu sormak istiyordum..

Ama bugün (önceki gün) KMTSO"da “Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Fuarı” ile ilgili bir toplantının olduğunu öğrenince niyetimi erteledim..

Başkan Poyraz, “siyasette iyi bir moral” bulmak açısından oldukça önemli bir fırsat olan “Fuar” olgusunu mutlaka “silip-atacak” bir düşüncede değildi..

Büyük emek harcayıp olgunlaştırdığı, “Maraş"ta yapılacak en önemli girişim” olarak nitelendirdiği, hatta kente gelen her konuğuna onurla, gururla gezdirdiği Kahramanmaraş Fuarı"nı atıl durumda bırakmayacaktı..

O çağdaş dizaynlarla görkemli bir konuma getirilmiş Fuar alanını, kentin gerçek sahiplerine, sade vatandaşa sonuna kadar açacak bir düşünceyi yok sayamazdı..

Maraş"ın adını yaşatmaya çalışan, unutulmaya yüz tutmuş mesleklerin canlı kalmasını sağlayacak bu fırsatı bir tarafa bırakıp, “Allah"a emanet” konumda bırakamazdı..

Kahramanmaraş"ta yaşayan, konumu ne olursa olsun her yaşta, her meslekte ve her konumdaki kişinin en önemli görevi, “Kent dinamizminin en dorukta olduğu yer olan” Fuara sahip çıkmasının gerekliliği vardır..

Bu göreve en çok sarılması gereken kişiler de Belediye Başkanı ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticileridir..

Üst düzeyde etkili konumdaki kişiler, mutlaka Kahramanmaraş Fuarı"nın iktisadi ve ticari konumunu dikkate alarak “ihtisas fuarı” konumuna getirilmesi için çaba göstereceklerdir..

Ama, “Dimyat"a pirince giderken, evdeki bulgurdan olma” atasözünde olduğu gibi, fuarların gerçek olgusunun ne olduğu ve ne olması gerekliliği gerçeği de hiçbir zaman gözününden uzaklaştırılmamalıdır..

Fuarlarda ihtisaslaşma, kent ekonomisine dinamizm kazandıracak önemli bir etkendir.. Ama, ihtisaslaşmaya girişilirken, fuarın kentin genel dokusundan uzaklaştırılmaması da unutulmamalıdır..

Fuarcılıkta ana tema, insan unsurudur..

İnsan unsurunu geride bırakıp, başka değerler ön plana getirilirse, kaybedilen sadece zaman değil, yılların emeği ve birikimleri olacaktır..

Ne olur, kaş yapayım derken, göz çıkarmayalım..

ŞAHİN ESENDEMİR
(e-mail: [email protected])

(Maraş Gündem'den alınmıştır.)