CHP’liler büyük bir üzüntü içinde.

Çünkü partileri yükseliyordu.

Yıllardan beri içerden ve dışardan yoğun bir şekilde yürütülen “Baykal kaldığı sürece CHP iktidar olamaz” propagandası etkisizleşmeye başlamıştı.

Beyinleri yıkanan ve “Baykal varken CHP’ye oy vermem” diyen insanların inadı kırılıyordu.

Halktan kopup cebini doldurma işlerine dalan “muhafazakâr-demokrat” AKP’lilere karşı halkta beliren öfke giderek artıyordu.

Yoksulluk içinde kıvranan dar gelirli kesimlerde bıçak kemiğe dayanmıştı.

İşsizlik ulusal bir felaket haline gelmişti.

Ekonomide çizilen pembe tabloları artık halk yemiyordu.

“Açılım” adıyla yapılan şovların boş bir kandırmaca olduğunu insanlar anlamıştı.

Bakanlar katıldıkları şehit cenazelerinde saldırıya uğruyorlardı.

AKP’yi iktidarı yitirme korkusu sarmıştı.

Ufukta hesap verme olasılığı görününce demokratik rejimi işlemez hale getirecek yargıyı ele geçirme girişimleri başlatılmıştı.

Yaratılan korku toplumu nedeniyle insanların tedirginliği hızla artıyordu.

Yargılamalardaki adaletsizlikler “hukuk devleti”ni yozlaştırıyordu.

Ülkedeki kirlenme hızla her tarafa yayılıyordu.

İşte Baykal kaseti tam böyle bir ortamda patlatıldı.

* * *

Ülkenin ana muhalefet partisinin liderinin yatak odasına girilmişti.

Bu cüreti gösterenler sırtlarını kime dayamışlardı?

Arkasında iktidar gücü olmayan hangi grup böyle alçakça bir komplo yapabilirdi?

O nedenle bu rezaletten iktidarı sorumlu tutmamak olanaksızdı.

Bu alçaklığı yapanlar bulunup yargıya teslim edilmeden de hükümet bu sorumluluktan kurtulamaz.

Eğer bu rezil komplo bir servis tarafından iktidarın haberi olmadan yapıldıysa o daha da vahim.

Böyle bir durumda başbakan ile içişleri bakanının durumu tartışmalı hale gelmez mi?

Hükümet bu alçaklığı yapanları en kısa zamanda bulup yargıya teslim etmek zorundadır.

Aksi takdirde üzerindeki kuşkular dağılmaz.

Bir gün bütün bu olaylar gelir geçer.

Liderler, iktidarlar siyaset sahnesinden silinip tarih sayfalarındaki yerlerini alırlar.

Ama ülkede yaşanan toplumsal tahribatların insanlarımızda yarattığı travmalar kolay kolay geçmez.

Sekiz yılda bireylerinin güven içinde yaşayamadığı bir ülke yaratılmışsa, bunu normale döndürmek zordur.

Bundan sonra Baykal’a kurulan bu çirkin komplo bütün siyasetçiler, bürokratlar, toplum önderleri, herkes ama herkes için kurulabilir.

Bu da Türkiye için bir felaket olur.

* * *

Yaşadığımız bu olağanüstü, kapkara dönemde hükümete çok ağır bir sorumluluk ve önemli bir görev düşüyor.

Başbakan, bakanlar ona buna öfkelenerek, imalı konuşmalar yaparak bu işin altından kalkamazlar.

Yapılması gereken, bu alçakça komployu kuranları ortaya çıkarmak ve cezalandırmaktır.
Hükümet bunu yapmadığı sürece şaibeden kurtulamaz.

Bu iğrenç komployla ilgileri olmadığını ne kadar söylerlerse söylesinler inandırıcı olamazlar.
Kimse şunu unutmasın.

Bir toplum pisliklere bulaştırılmışsa, bu pislikler bir gün herkesi ama herkesi kirletebilir.


Tufan TÜRENÇ
[email protected]