Geçmişte kısa bir ortaklığımız oldu, kırgın ayrıldık. Daha doğrusu sen değil ben kırgındım.

Bunu da zaman zaman hep dile getirdim.

En son yaklaşık 2 sene evvel Kutlu Doğum haftası etkinliklerinin tanıtımı için Ömer Faruk Hocam bizi çarşı başı camiinin yanında bulunan vakfa çağırdığında ve sen orda Mehmet Doboğlu (Bazı kayıtlarda DOBA diye geçer) artık reklam işi yapmıyor deyip de, ertesi gün sizi kol kola para toplamaya gider görünce, çok yazılar yazmıştım.

Sen kaleminin yettiğince karşılık vermeye çalışmıştın Sevgili Bekir Doğan kardeşim.

Bunlar artık geçmişte kaldı, seni tüm samimiyetimle tebrik ediyor, gözlerinden öpüyorum. Mehmet Doboğlu ya da DOBA gerçeğini gördüğün için.

Sütçü İmam olayında 'ben yazmadım çocuklar yazmış' diye yalan söylediğini tespit ettiğinde 'hacı adam yalan söylemez, telefonumdan da sildim' demişsin. İşte seni bunun için tebrik ediyorum.

Ben yıllarca çok çalıştım çabaladım tek başıma mücadele ettim. Gazeteciliği gazetecilik yapana bırakın diye. Hatta Vali Tanılır’dan bile madem onlar gazetecilik yapıyor, bende vekil öğretmenlik isterim dedim.

Mehmet Doba yada Doboğlu, o zamanlar başkalarının emeğini çalmaya devam edebilmek için emekli oluyorum diye dilekçe verdi. Durumu sorduğum bir Milli Eğitim yetkilisi emekli olması mümkün değil niye dilekçe verdi anlamadım diyerek acı gerçeği, daha doğrusu Doba ya da Doboğlu’nun emekli olamayacağını bile bile dilekçeyi milleti kandırmak için verdiği gerçeğini anlatmış oldu.

O gündür bugündür bu işten ekmek yiyenlerin hakkını gasp eden, valilikten sadece eğitimle ilgili köşe yazma izni olduğu halde faal muhabirlik yapan, devlet memurları kanununa aykırı olarak dersanelerden reklam toplayarak hakkından fazlasını cebine atan, aynı gazetede çalıştığı bir diğer reklamcının akşamdan yaptığı anlaşmaya ertesi sabah giderek yarı fiyat veren bu adamla ilgili gerçeği görüpte telefondan adını bile sildiğin için seni gözlerinden öpüyorum sevgili Bekir Doğan.

ABİD VANLI
Havadis Maraş