Katliama uğramış olma hissini konuşmamız gerekiyor belki de. Bu hissi anlamamız. Fransız filozof söylüyordu: 'Ermeniler için üzülüyorum. Bütün güçlerini tarihte katledildiklerini kanıtlamak için harcıyorlar.'

Türkiye'de Alevilerin ne yazık ki böyle bir gücü bile yok.

Aradan otuz iki yıl geçmiş. Maraş'ın üzerine bir korku dağının yığıldığı günler geride kalmış. Ama korku canlı hâlâ. Önceki gün yeniden yaşandı. Katliamın yıldönümünde, Muharrem ayının hüznüyle bazı Aleviler ilk defa cesaret bulup Maraş'ta yürümek istediler. Amaçları yaşananları hatırlatmaktı. Konuşmaları öfkeli bir grubun gösterisiyle yarıda kaldı. Avrupa ve Türkiye'nin farklı şehirlerinden gelen Alevi örgütü temsilcileri bildirilerini Antep'te tamamlayabildiler.

Maraş'ın püskürttüğü insanlar yıllar sonra, bir kez daha Antep'e sığındılar. Tıpkı geçmişte yaşandığı gibi. Katliamın olduğu Aralık 1978'den sonra Maraş merkezde yaşayan Alevilerin hemen hepsi şehirden ayrılmıştı. Bırakın merkezi, köylerde yaşayan Aleviler bile günlük rutin işlerini görmek için Antep'e gidiyorlardı. Onları inciten, yaralayan, öldüren Maraş'a küsmüşlerdi.

Bir şehre küsmenin ne demek olduğunu biliyorum. O küskünlüğün hâlâ devam ettiğini de. Çünkü henüz konuşmaya başlamadık. Çünkü üzerimize çöken karanlığın adını birlikte koyamadık.

Bugün konuşmamız gereken ne Alevi Federasyonlarının belki de kasıtlı görülen tavrı ne de yürüyüşün zamanlaması. Katliamın yıldönümünde, Muharrem'in manevi ikliminde konuşmayıp, ne zaman konuşacaklardı?

Aslında konuşulması gereken Maraş'ın kendisi. Maraş'ın sırtını yasladığı Ahır Dağı'nın büyüsüyle karışan acının, o şehrin tarihinde nereye oturduğu!

Maraş özellikle son yıllarda büyük bir dönüşüm geçiriyor. Ekonomiden spora pek çok alanda diğer Anadolu şehirleri gibi atılım içinde. Ama gelin görün ki bütün bu gelişmeler Maraş'ın alnındaki lekeyi gidermeye yetmiyor. Maraş adıyla anılan ilk kelime "katliam"! Bu değişmiyor. Ve bundan rahatsız olan vicdan sahibi pek çok Maraşlı olduğunu da biliyorum.

Pekalâ, Maraş'ın imajının değişmemesinin sebebi nedir? Alevilerin yürüttüğü propaganda ve geçmişi hatırlatma mı? Hiç sanmıyorum. Alevilerin böyle bir gücünün olmadığı ortada. Baksanıza aradan 32 yıl geçmiş, herhangi bir şiddet ifadesi taşımayan katliam protestosu bildirisini bile Maraş sokaklarında okuyamıyorlar hâlâ.

Nedir o halde? Maraş'ın 'katil' sıfatını güncelleyen görüntüler nasıl oluyor da bu kadar kolay yeşerebiliyor? Maraş neden bu çirkinliğe kendi içinden bir itiraz yükseltemiyor?

Cumhuriyet tarihinin en karanlık organizasyonu olan katliamın kimler tarafından yapıldığı, sadece Alevilerin konusu mu? Bu soruyu zan altında olduğu için çok daha yüksek sesle sorması gereken Maraş halkının kendisi değil mi? Ökkeş Kenger'in yaptığı gibi balkondan bakan bir Maraşlı yeterince sorumlu davranmış oluyor mu? Konu, Ökkeş Kenger değil zaten. Kenger'in sokağa inmemesini bile bir gelişme saymak gerekir!

Özetle, Maraş adının üzerindeki lekeyi silmek için balkondan bakmak artık yetmiyor. Öfkeli, katliam potansiyeli yüksek gençlerine sahip çıkamayan Maraşlıların geçmişlerine ayna tutmaları gerekiyor.

O halde ne öneriyorsun diye sorabilirsiniz. Zor olduğunu bilsem de şunu söylüyorum; protesto için Maraş'ta Alevilerin yanında Sünniler de yürüyebilmeli. Maraş'ın sadece Alevileri değil, Sünni sivil toplum kuruluşları da katliamı lanetleyen pankartlarla şehirlerine sahip çıkabilmeli.

Şehrin imajı için çalışan pek çok sivil toplum örgütü var Maraş'ta. Hangi gün toplu bir protestoda bulunarak Maraş katliamını kınadılar? Geçen 32 yılda hangi gün devletin ilgili birimlerini, yargıyı harekete geçiren sorular sordular?

Bir sözüm de muhafazakâr basına; Türkiye'nin mahzenlerinde biriken Gladio tipi karanlıkla hesaplaşmak konusunda samimi olduklarını söyleyenler, Maraş katliamını kınayanlara müdahale edenlerin haberini neden ilk sayfalarında görmüyorlar.

Sahiden önemsiz buldukları için mi? Bu mu samimiyet?


Bejan Matur
ZAMAN

[email protected]