Ses Ver Türkiye konsepti, bugün itibari ile “sesi boş ver, görüntüye bak” konseptine esir olmuştur.

Ak Parti ve CHP’den sonra, bugün MHP’nin seçim kampanyasını analiz edeceğiz.

Ancaaak…!

Evet ancak, MHP’nin propaganda çalışmasının kasetlere mağlup olduğu bugün, kampanya konseptinin başarısını seçim sonuçlarıyla doğrudan ilişkilendirebilmemiz oldukça zor.

İster ticari, ister siyasi marka olsun iletişim planını hazırlarken öngörebildiğiniz ama çözüm üretmeye güç yetiremeyeceğiniz ender durumlardan biriyle karşı karşıyadır MHP.

Bu kumpastan nasıl çıkar, nasıl kurtulur, sonu ne olur tahmin etmek mümkün değil. Kasetleri servis eden sitenin, bu gün için Bahçeli’nin istifasını şart koşup, aksi taktirde yeni kasetleri servis edeceği tehdidi, ne getirir ne götürür bunu da gün içinde göreceğiz. Kasetlerin gölgesinde de olsa biz MHP’nin 2011 ve önceki seçim kampanyalarına kısa bir göz atalım.

Bir önceki seçimlerde “Nereye Kadar, Buraya Kadar” sloganı ile hazırlanan kampanya oldukça başarılıydı. Broşür ve kitapçıkların kapağında “Nereye Kadar” diye başlanıyor, İktidarın yanlış bulunan icraatları tek tek sıralanıyor ve en sonunda “Buraya Kadar” diye noktayı koyuyordu.

İletişim dili açısından oldukça başarılı idiyse de bu konsept yerel seçimlerde de uygulanınca, genel seçim tadını vermedi. İşin aslına bakarsak zaten Türkiye’de her seçim ideolojik argümanlardan beslendiği için, seçim kampanyalarının da birbirinden pek farkı olmuyor.

MHP’nin o zamanki kampanya materyalinin hemen hemen tamamını tek tek inceleme fırsatım olmuştu ve o dönem en başarılı kampanya konsepti olarak yorumlamıştım. Bu başarılı konseptin, sandıktan da yeterli desteği aldığını düşünmekteyim.

MHP’nin 2011 seçim beyannamesinde ve Devlet Bahçeli’nin mitinglerinde temel vurgu, hiç kuşkusuz ekonomi. Bir önceki yazımızda değindiğimiz, CHP’nin değişen söylemine benzer bir değişiklik, MHP’de de var.

MHP de eski söylemlerini ikinci, üçüncü sıraya iterek çıkış noktası olarak ekonomiyi alsa da; son günlerde gerek kaset skandalı gerek Güneydoğu’da yaşanan sıcak gelişmeler, Devlet Bahçeli’nin önüne konulan “zorunlu istikamet” tabelaları olarak hedef şaşırtmaya devam ediyor.

Devlet Bahçeli’nin son günlerde ekonomiyi pisküvite indirgemesinin nedeni bu şaşkınlık olabilir. Sanıyorum Devlet Bahçeli ve MHP’ye ekonomik çözüm için konuşma “fırsatı” verilmeyecek. PKK ile sıcak çatışmalar devam ettikçe, BDP provokatif çıkışlar sergiledikçe, kasetler servis edildikçe ve okyanus ötesinden çekilen kılıç sesleri duyuldukça Bahçeli ve ekibi kaçmak isteseler de kendilerini bu kavganın içinde bulacaklar.

Seçim kampanyasını hazırlarken MHP bu kavgayı öngörmüş müydü bilinmez ama “Ses Ver Türkiye” sloganı bu kavganın ve dolaysı ile bu kampanyanın kapağı olmayı hak eden bir slogan. Bence, Ses ver Türkiye sloganını besleyen üç temel faktör var.

1. Uyandırma – silkeleme

2. Acil çağrı – yardım talebi

3. Birlik ve bütünlük. Her üç faktörün de seçmen nezdinde mutlaka bir karşılığı olacaktır.

Ancaaak!
Evet yine “ancak” devreye giriyor. Tozun dumana karıştığı bu seçim sathında “uyan“ dediğiniz kitle gözlerini açtıkça yeni bir kaset görüyorsa, yardım et, destek ol dediğiniz teşkilatların ve tabanının huzursuzluğu en üst seviyedeyse, birlik ve bütünlük vurgusunun tek başına ne kadar işe yapacağını, Türkiye’nin ses vereceği gün hep beraber göreceğiz.

Ses ver Türkiye sloganını kaset bombardımanına karşı bir kalkan olarak değerlendirdiğimizde de yine üç temel faktör ön plana çıkıyor.

1. Köşeye sıkıştık ses ver Türkiye

2. Baraj suları üstümüze üstümüze geliyor el ver Türkiye,

3. Görüntüye (kasetlere) bakma Ses ver Türkiye.

Toplumsal ahlakımızın çöküşünün simgesi olan BBG evleri gibi, yatak odalarına yerleştirilen kameralar da siyasi ahlakımızın çöküşü olsa bile, belli ki BBG’nin aldığı raytingi kasetler de alıyor ve alacak.
Ve seyirci / seçmen istemesek de kasetlere bakacak !

Titizlikle hazırlanan, belki de MHP’nin baraj sorununun çözümünde yegane çare olan Ses Ver Türkiye konsepti, bu gün itibari ile “sesi boş ver, görüntüye bak” konseptine esir olmuştur. 2002 genel seçimlerinde başarılı bir reklamcı hiç olmayacak bir şeyi gerçekleştirerek Genç Parti’yi ortaya çıkarmış ve MHP’nin baraj altında kalmasına neden olmuştu.

Ama görünen o ki bu gün MHP’yi barajdan kurtarmak bir reklamcının işi olmaktan çıkmış durumda. Bu anlamda Ses Ver Türkiye konseptinin mimarının yapacağı çok bir şey yok.

Devlet Bahçeli her ne kadar “Ses ver Türkiye, görüntüye bakma” dese de kaset sanatının iletişim sanatını solladığı günlerdeyiz.

Ses yok ama, herkes dört gözle görüntü bekliyor !



Uğur BERBER
Rotahaber